Leeds Beckett Üniversitesi ve Missouri Üniversitesi’nden akademisyenlerin ortak araştırmasıyla ortaya çıkan araştırma, orta öğretim okullarında din eğitimi için harcanan zaman ile genel performans arasında “güçlü” bir negatif korelasyon olduğunu ortaya koydu.
Bir akademik yayın olan Intelligence’da yayımlanan araştırmadaki bulgulara göre, 82 ülke “dindarlık” skoru ile 0’dan 10’a kadar puanlandı ve ülkelerin son 10 yıldaki akademik performansı için de veritabanları incelendi. Profesör Stoet ve Dr. David Geary, Uluslararası Öğrenci Değerlendirmesi (PISA) ve Eğilimler Uluslararası Matematik ve Bilim Çalışması (TIMSS) programındaki verileri, eğitim performans puanlarını değerlendirmek için birleştirdi. İkili daha sonra Dünya Değerleri Anketi ve Avrupa Sosyal Araştırması’nı kullanarak dindarlığı ölçtü.
Sıralamada Çek Cumhuriyeti, Japonya, Estonya, İsveç ve Norveç’i okul içi dindarlık açısından “en laik ülke” olarak belirledi. İngiltere 14. sırada yer aldı. Ürdün, Yemen, Mısır, Endonezya ve Katar ise en dindar ülkeler olarak bulundu.
Bulgular, evrim ile geleneksel inançlar arasındaki uyuşmazlık nedeniyle yüksek dindarlık puanı bulunan ülkelerdeki öğrencilerin bilim sonuçlarında düşük puan alabileceğini ortaya koydu. Profesör Stoet, Suudi Arabistan’ı dindarkta 72. sırada olmasıyla 2004’te -1.8 olan Matematik skorunu duruma uygun bir örnek olarak nitelendiriyor. Körfez krallığı, herhangi bir iç çatışma ile mücadele etmemesine ve ücretsiz eğitime sahip olmasına rağmen, her hafta saatlerce din temelli eğitime ayırıyor.
Anketlerde, öğrencilere doğrudan doğruya dine ilişkin bir soru sorulmadı ve bu nedenle Prof Stoet doğrudan bir nedeni ve sonucun ortaya çıkmadığını vurguluyor. Okulların hala öğretilmesi gereken dinlere ve kutsal hikayelerde liyakate ihtiyaç duyduğuna, ancak o zaman inancın nasıl kullanılacağı konusunda öğretime ayrılmamasının gerektiğine inandığını söyledi.
Kendini ateist olarak tanımlayan Stoet, “Kişisel olarak, okulların seküler olması gerektiğini düşünüyorum. Din ile eğitim arasında bir bağlantı olduğunu görüyoruz ve eğitim sisteminde bilim ve matematik üzerine yoğunlaşmak için zaman yaratılmasının bir yararı olacağını düşünüyorum. Okullar dinler hakkında bilgi vermeli ama inanca dayalı konularını öğretmemesi gerektiğini düşünüyorum. ” diyor.
Araştırmada ayrıca kadınların erkeklerden daha dindar olduğu tespit edildi.
Profesör Stoet, “İnanç eğitiminin toplulukların ayrımcılığa yol açtığı zaten bilinse de, dindarlığın aslında daha düşük performansla doğrudan ilişkili olduğu açıktır. Kesin mekanizmaların daha fazla incelenmesi gerekmesine rağmen, politika yapıcılar için tavsiyem, eğitim ve dini ayrı tutmak ve eğitime ve eğitim politikasına laik bir yaklaşım getirmeleridir.” diyor.
Çeviri: Reha BAŞOĞUL