Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

ADD’den Diyanet İşleri Başkan’ına Sert Tepki

ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ ORHANGAZİ

ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ ORHANGAZİ ŞUBESİNDEN DİYANET İŞLERİ BAŞKANININ AYASOFYA’NIN İBADETE AÇILIŞINDA CUMHURİYETİN KURUCUSU ATATÜRK’Ü HEDEF ALAN SÖZLERİNE SERT TEPKİ.

ADD ORHANGAZİ ŞUBE BAŞKANI İSMAİL SAİ̇DOĞLU; “ÖZÜR DİLEMELİ VE DERHAL İSTİFA ETMELİDİR”

Atatürkçü Düşünce Derneği Orhangazi Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Saidoğlu, Ayasofya’da ibadete açılışında kılınan Cuma Namazı’nın hutbesinde Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve Cumhuriyetin kurucularını hedef alan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın, “Fatih Sultan Mehmet Ayasofya’yı cami olması için vakfetti. Bizim inancımızda vakıf malı dokunulmazdır, dokunanı yakar! Vakfedenin şartını çiğneyen lanete uğrar.” sözleri hakkında tepkisini ortaya koydu.

Atatürkçü Düşünce Derneği Orhangazi Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Saidoğlu yazılı açıklamasında şu görüş ve düşünceleri paylaştı.

“Toplumun geniş kitlesinde haklı olarak bu sözlerin, Ayasofya’nın müze olmasını sağlayan 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının altındaki imza ve karar sahibi Mustafa Kemal Atatürk’e yönelik olduğu kanaati oluşmuştur.

24 Temmuz 2020 tarihinin Ayasofya’nın ibadete açılması ile birlikte Lozan Antlaşmasının 97. Yıldönümüne rastlaması manidar olduğu gibi ülkemiz topraklarının adeta tapu senedi olan Lozan Antlaşmasından bahsedilmemesi de kabul edilemez. Bu durum yurttaşımız nezdinde haklı olarak açılışa rövanşist duyguların yansıdığı algısına yol açmıştır.

Ayasofya’nın müzeye dönüştürüldüğü 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve dönemin Bakanlarının imzası da bulunmaktadır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığı’nın başındaki kişi dün Ayasofya’nın ibadete açılışında elinde kılıç ile fetva verdi. Fetva verirken de ne yazık ki açıkça bu ülkeyi kuran, sayesinde özgürce yaşadığımız Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ve onun dava arkadaşlarına lanet okuyabilme pervasızlığı göstermiştir.

YAZIKLAR OLSUN!

Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyettte Atatürk’ün kurtardığı İstanbul’da Atatürk’ün kurduğu Diyanetin Başkanı, “Vakıf mallarına, vakfiyelere dokunanlar, yanar, lanetlenir” dedi. Asıl lanetlenenler, bu toprakları yeniden vatan yapan Atatürk’e lanet okuyanlardır.Yazıklar olsun size!

Her sıkıntıya ve zora düşüldüğünde sarılınan, yalanlar ortaya çıkınca arkasına saklanılan dinimiz sadece bir kesimin değil ülkemizin ve hepimizindir.

“O OLMASA BUGÜN İSTANBUL’A VİZEYLE GİRİP, AYASOFYA ÜSTÜNDE ÇAN GÖRECEK OLANLAR ATATÜRK’E LANET OKUYORLAR; UTANIN”

Bütün dinler sevgi, barış ve hoşgörü üzerine inşa edilmiştir. Bu unsurlar esas alınmadan dinimize sahip çıkıyor gibi görünmek akıl tutulmasından başka birşey değildir. Yapılan saygısızlık, terbiyesizlik ve vefasızlıktır. İslam dinine inanan milyonlarca ülke ve Atatürk sevdalısına hakaret ve ayrıştırmadır.

Şunu da hatırlatırız ki; Bugün geçerli olan tek hukuk, Cumhuriyet hukukudur. “Vakıf malı dokunulmazdır dokunanı yakar. Vakfedenin şartını çiğneyen lanete uğrar.” diyenlerin Cumhuriyetimizin kurucusuna karşı kürsülerden ad vermeden lanet okunmasını esefle be şiddetle kınıyoruz.

Eğer sözleriniz bu şekilde yorumlandığı ve algılandığı gibi değilse, başka saik ve gerekçeye dayanıyorsa açıklama yapınız.

Cumhuriyet’in ve Atatürk’ün yok sayılmasına ve hakaret edilmesine hiçbir zaman izin vermeyeceğimiz bilinmelidir. Daha evvel bir çok konuda yaptığınız gerçeğe aykırı sözler, Cumhuriyet değerleri karıştı tutumlar ve kabul edilemez bu son sözlerinizden dolayı derhal istifa etmeniz ve de özür dilemeniz gereklidir. Her halükarda hukuksal süreç de işlemeli, bu sözler karşılıksız kalmamalıdır.

Prof. Dr. Ali Erbaş’ın başında bulunduğu Diyanet İşleri Başkanlığı yine Atatürk yüzünden tartışmaların odağında. Çünkü bu kurumu yöneten zihniyet Atatürk’ü anması ve ardından bir Fatiha göndermesi gereken hangi zaman olursa olsun Atatürk’ü yok sayarak, Türk tarihi ve Cumhuriyet değerleriyle açıktan kavga etmektedir. Bu kurumda alenen bir Atatürk düşmanlığı yapılmakta ve Atatürk ismi bilinçli bir şekilde yok sayılmaktadır.

Bugün minberden isim vermeden Atatürk’ün kurduğu devletin bir memuru, onun kurduğu Diyanetin Başkanı olduğunuzu, ülkemizin değerlerine, kurucusuna saygı göstermek zorunda olduğunuzu bir kez daha hatırlatıyoruz.

O olmasaydı bugün İstanbul’a vize ile grip Ayasofya üstünde çan çan görecek olanlar, Atatürk’e lanet okuyorlar.

Tarih ibatede açılış programında elinde kılıçla hutbe verenleri değil, 3 kırık kaburga, delik bir karaciğer ile cepheden cepheye savaşıp yoktan bir ülke kuranları yazar.. “

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bizzat kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığının bunu yapması büyük bir vefasızlık ve nankörlük örneği olmaktadır. Atatürk’ün kurduğu bir kurumda başkanlık sıfatı taşıyacak ve o kurumdan maaş alacaksın, o kurumun sıfatından dolayı gittiğin her yerde kapılar sonuna kadar sana açılacak ama Atatürk’ten bir cümlelik övgüyle bahsetmeyecek ve cuma hutbelerinde cami cemaatini Atatürk’ün ardından bir Fatiha okumaya davet etmeyeceksin…

Prof. Dr. Ali Erbaş’ın bu konuda sicili oldukça bozuktur. Geçtiğimiz yıllarda buna benzer örnekleri açıklıkla görmekteyiz. Atatürk’ün ölüm yıldönümünde Atatürk’ü bir anlamlı söz ve bir dua ile anmadığı gibi, bir gün önce azılı Atatürk düşmanı olan yeri geldiğinde Amerikancı, yeri geldiğinde Yunancı, yeri geldiğinde İngilizci olan Kadir Mısıroğlu’nu ziyarete giderek adeta yine meydan okumuştu.

Prof. Dr. Ali Erbaş madem Atatürk düşmanıdır, niçin Atatürk’ün kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığı görevi kendisine teklif edilince “Atatürk’ün kurduğu hiçbir kurumda görev almam” diyememiştir. O görevi kabul ettiysen de Atatürk’ü saygılı olacak, o kurumu Atatürk’ün kurduğunu her fırsatta göstereceksin…

Prof. Dr. Ali Erbaş’ın FETÖ sicili ortada iken o kurumun başına getirilmesi de ayrı bir tartışma konusudur. Prof. Dr. Ali Erbaş’ı göreve gelene kadar Türkiye’de pek tanıyan yoktu. Onu göreve geldiğinde ortaya saçılan FETÖ sicili üzerinden tanımış olduk.

FETÖ’nün bir gazetesine abone olanın, dershanesinde okuyanın, yurdunda kalanın yedi sülalesi bedel öderken Prof. Dr. Ali Erbaş bu FETÖ siciliyle Atatürk’ün kurduğu kurumun başına getirildi. Hem de bu sicil sıradan, basit bir sicil değil. FETÖ’nün en büyük faaliyetlerinin hepsinde aktif olarak bulunmuş…

Hem bu sicil kamburunu taşıyor, hem de Atatürk’ün kurduğu kurumun başında Atatürk’e alenen saygısızlık yapıyor ve Atatürk’ü her fırsatta yok sayıyor.

FETÖ atmosferinde yetişenler takiye yapmayı severler. Ama Prof. Dr. Ali Erbaş Atatürk’e yönelik duruşunda takiye yapmadan çok net bir yok sayma eylemini gerçekleştiriyor.

Geçtiğimiz 10 Kasım’da Atatürk’e yapılan saygısızlıkta Prof. Dr. Ali Erbaş’a bu iktidar tarafından sahip çıkılmıştı. 30 Ağustos Zafer Bayramında Atatürk’ü yine anmadı. Sahip çıkıldıkça o Atatürk’ü yok saymaya devam ediyor.

Teröristbaşı Fethullah Gülen’e duyduğu saygı ve sevginin yüzde birini Atatürk’e, hem de onun kurduğu kurum başında iken göstermeyen birisinin orada bir saniye kalmaması gerekmektedir.

Türkiye’de bir Diyanet İşleri Başkanı ilk defa bu derecede tepkilerin odağındadır. Böylesine önemli kurum onun yüzünden itibar suikastine uğramaktadır. Camilerde artık Atatürk’ü anmama konusu kavgalara sebebiyet vermektedir. Ankara’da cemaati bölen kavgaya da şahit olduk.

Prof. Dr. Ali Erbaş’ın Atatürk’e alerjisi varsa, düşmanlığı sürekli büyüyorsa ve kendini bu konuda düzeltemiyorsa yapması gereken “Atatürk gibi birinin kurduğu kurumda benim yönetici olmam ruhuma, düşüncelerime, fikirlerime aykırı ” diyerek istifasını bugün sunması doğru olacaktır.

Diyanet İşleri Başkanı sıfatını taşıyan birinin sosyal medya sayfasındaki paylaşımlarının altına yazılandan biz utanıyoruz. Kendisi utanıyor mu acaba?

Prof. Dr. Ali Erbaş görevinden alınmıyorsa ya da kendisi istifa etmiyorsa yaklaşık 3 ay sonra gerçekleşecek Atatürk’ün ölüm yıldönümünde nasıl davranacağını tüm Türkiye olarak titizlikle takip etmeliyiz.

Atatürk’ün kurduğu kurumda Atatürk’e yapılan saygısızlıklar artık son bulmalıdır.

Bu çok önemli kurumun başına dinlerarası diyalog peşinde koşmamış, din ve iman bütünlüğü olan, milliyetçi düşünceleri yüksek, Atatürk’e saygısı ve sevgisi olan biri atanmalıdır.

Diyanet İşleri Başkanlığı artık yıpratılmamalı ve tartışmalardan uzak tutulmalıdır.”

İsmail SAİDOĞLU
Atatürkçü Düşünce Derneği
Orhangazi Şubesi
Yönetim Kurulu Başkanı