Travmaların etkilerinden kurtulmak öncelikle onun ne olduğunun farkına varmakla başlar. Travma bir canlı üzerinde beden ve ruh açısından önemli ve etkili yaralanma olarak adlandırılıyor. Hepimiz deneyimlerimiz sonucunda küçük veya büyük travmalarla örseleniyoruz. Yani yara alıyoruz. Nedir bu yaralayıcı deneyimler?
Bunları küçük veya büyük travma yapanlar nedir?
Çoğu insan travma hakkında düşündüğünde; savaşa, çatışmaya, doğal afetlere, fiziksel veya cinsel tacize, terörizme ve felaketle sonuçlanan kazalara maruz kalmış kişileri düşünme eğilimindedir. Evet, bunlar en derin etkilere sahip olan travmalardan bazılarıdır ve kimisi için bunlar, dayanılabilecek en yıkıcı deneyimdir. Fakat bir kişinin etkilenmesi için, açıkça üzücü bir olay yaşamasına gerek olmayabilir. Daha küçük veya daha az belirgin olayların birikimi yine de travmatik olabilir.
Yani belki “Travmatik” değil ama, “travmatik”… Küçük “t” ile…
Küçük travmalara örnek olabilecek bazı durumlar şunlardır; kişiler arası çatışma, sadakatsizlik (İhanet), boşanma, ani veya uzun süreli yer değiştirme, yasal sorun, maddi kaygılar, anne/babanın ihmali…
Küçük “t” travmaların en çok gözden kaçan yönlerinden biri birikmiş etkileridir. Aslında birçok bireyin psikoterapiye başvurmasının nedeni, küçük “t” travmanın birikmesinden kaynaklanıyor.
Sonrasında da devamlı alınan bu yaralar nedeni ile bireylerin travma sonrası stres bozukluğu belirtileri göstermesi çok olağan oluyor. Travma sonrası stres bozukluğu yaşayan bir bireyde uykusuzluk, kabuslar görme, olayla ilgili anıların rahatsız edici biçimde sık sık hatırlama, sürekli olarak olayın tekrarlanacağı korkusu ve bu nedenle diken üstünde hissetme, kolay irkilme, çabuk sinirlenme, gelecekle ilgili plan yapamama,yabancılaşma ve olayı hatırlatan durumlarda huzursuz olma ve bu durumlardan kaçınma görülüyor.
Peki, bu yaraların üzeri yaşamımız boyu açık kalmak zorunda mı?
Hayır. #emdrterapisi ile bu yaralara karşı duyarsızlaşmak artık mümkün.
Herkese sağlıklı ve huzur dolu günler dilerim…