Orhangazi göçmen nüfusun yoğun olduğu bir ilçemizdir. Kimisi Makedonya’dan kimisi Kafkaslardan gelmiş, Osmanlı Rus savaşından kaçarak gelenler,Balkan savaşları ile makus talihimiz Orhangazi’de kesişmiş. Birde Devletimizin milletini yaşatmak birlik beraberliğini koruyabilmek için yaptığı operasyonlar var. Bunlardan biri GÜLCEMAL VAPURU’dur. Bizim makus talihimizi bu vapur birleştirmiş. Biraz vapur hakkında teknik bilgi vereyim.
Gülcemal vapurunun ismi Sultan Mehmet Reşat’ın annesinin ismidir. Vapura bu isim uygun görülmüş.
Gülcemal, ilk ismi ile Germanic, 1874 yılında Belfast kentinde Harland and Wolff firması tarafından inşa edilen ve 1911 yılında Osmanlı Seyr-i Sefain İdaresi tarafından satın alınan uzun yol buharlı yolcu gemisi.
Uzunluk: 139 m
Tam genişlik: 14 m
Suya indirilme tarihi: 15 Temmuz 1874
Yapımcı: Harland and Wolff
İsmi: SS Germanic (1874-1905); SS Ottawa (1905-1911) Satın alınışı: Mayıs 1875
- Dünya Savaşı yılları
1914’te I. Dünya Savaşı çıktığında Gülcemal asker taşımada kullanılmaya başladı, bir dönem hastane gemisi olarak da hizmet verdi. 27 Şubat 1915 tarihinde Ege’den Marmara’ya sızan İngiliz denizaltısı E14 İstanbul’dan Çanakkale’ye asker taşımakta olan Gülcemal’i 1915 yılının Mayıs ayının başlarında İmralı Adası önlerinde yakalayarak torpillemeyi başardı. Pruvasından yara alan gemideki askerleri kurtarmak için Şirket-i Hayriye Cemal Kaptan idaresindeki 67 numaralı Kalender adlı yeni vapuru ile 27 numaralı Sahilbent adlı araba vapurunu olay yerine gönderdi. Askerler ve savaş malzemeleri birkaç gün içinde yakındaki Bolayır ve Lapseki iskelelerine taşınırken Gülcemal de yedekte çekilerek 2 yıl sürecek tamiratı için İstanbul’a getirildi. Savaşın sonunda Gülcemal 1918-1919 yılları arasındaki mütareke döneminde Yunanistan ve Mısır’daki esir kamplarında tutulmakta olan Alman askerlerini Wilhelmhaven ve Hamburg limanlarına taşıdı. Bu arada İstanbul, Selânik ve İskenderiye arasında seferler de yaptı.
Türk Kurtuluş Savaşı öncesinde 9.Ordu kumandanı Kazım Karabekir Paşa 12 Nisan 1919 günü İstanbul’dan Trabzon’a Gülcemal ile gitmişti.
Amerika seferleri (1920-1921)
Amerika’ya 1920 ve 1921 yıllarında toplam 4 sefer yapan Gülcemal, Amerika’ya giden Türk bayraklı ilk gemi olarak Türk Sivil Denizcilik tarihine geçmiştir. Daha önce donanmanın Bursa ve İzmir isimli korvetleri 1864 yılının Eylül ayında İstanbul’dan yola çıkmışlar, Atlantik’te yollarını kaybederek Brezilya’ya sürüklenmişler, bir süre orada kaldıktan sonra Afrika’nın güneyinden ilerleyerek ertesi yılın Kasım ayında Basra’ya vararak bu seferi tamamlamışlardı, Gülcemal ise Türk Bayrağını Amerika’ya götüren ilk gemi oluyordu.Türk göçmenleri 1920 yılına kadar yabancı kumpanyaların gemileriyle seyahat ettiler. Vapur acenteliği yapan Jorj Dedeoğlu vasıtasıyla Ottoman-American Line gemi kumpanyası adına Köstence-İstanbul-Napoli ve Marsilya üzerinden New York’a seferler yapmak üzere kiralanan Gülcemal, ilk seferine 9 Ekim 1920 günü başladı ve New York limanına 31 Ekim 1920 günü ulaştı, gemideki 956 yolcunun çoğunluğu Osmanlı tebalı Ermeni ve Rumlar ile Rusya’dan kaçan Yahudi mültecilerdi. Gülcemal’in ilk seferine çıktığı zaman zabitanı şu kişilerden oluşuyordu: Süvari Lütfi Kaptan, çarkçıbaşı Kadri Bey, ikinci çarkçı Ziya Bey, üçüncü çarkçı Hakkı Bey, dördünce çarkçı Kemal Bey, mülazım çarkçılar Süheyl Bey ve Mesut Bey. Gülcemal’in New York limanına gelmesi önemli bir olay olmuş, vapurun kaptanlarını görmek için yalnız Türkler değil, Türkiye’den gelmiş Rum, Ermeni, Yahudi, bütün Türk uyrukları gelmişti. Morton Allan Directory of European Passenger Steamship Arrival kayıtlarına göre Gülcemal 1920’deki ilk seferinde Mount Royal Steamship Company of Spain ve 1921 yılındaki diğer 3 seferinde Ottoman-America Line denizcilik şirketlerine kiralanmış olarak seferlerini yapmıştı. New York Tribune gazetesinin 12 Ekim 1920 tarihli sayısında, Yunanların kiraladığı ve 1000 göçmen taşıyan Gul Djemal isimli Türk gemisinin İstanbul’dan Amerika’ya olan bu ilk seferinden bahseden bir haber de çıkmıştı. Seferlerden birinde Gülcemal bir talihsizlik sonucu New York limanında yanaşacağı rıhtıma yanlışlıkla bindirerek hasara yol açtı ve Amerikalılar gemiye tedbir koydu ancak Lütfi Kaptan kişisel girişimleriyle gemiyi hacizden kurtarıp İstanbul’a geri getirdi. Gülcemal’in Amerika’ya 4. ve son seferi 21 Ekim 1921 tarihinde oldu.
Sonraki yıllar
Gülcemal, Cumhuriyet döneminde Karadeniz, Ege ve Akdeniz hatlarında posta seferlerinde kullanıldı. 15 Mayıs 1923 tarihinde Trabzon yakınlarında Yosun Burnu’nda karaya oturduysa da Alemdar tahlisiye gemisi tarafından kurtarıldı. Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesi döneminde Yunanistan’dan Türkiye’ye gelecek mübadiller Selanik’ten İstanbul ve İzmir limanlarına Gülcemal Vapuru ile getirildi. Başkanlığını İsmet Paşa’nın yaptığı Lozan Barış Konferansı Heyeti’ni de bu yıllarda Gülcemal taşımıştır. Atatürk deniz gezilerini zaman zaman Gülcemal Vapuru ile yaptı. Gülcemal Vapuru 1928 yılında Haliç Taşkızak Tersanesi’nde tamirdeydi.1931 yılında Marmara Denizi’nde karaya oturduysa da kurtarıldı.
Son yılları (1937-1950)
Gülcemal nihayet 1937’de hizmet dışı bırakıldı ve Haliç’e bağlandı. Uluslararası Lloyd kayıtlarında adı en son 1945 yılında yer aldı. 1949 yılına gelindiğinde limanda ardiye gemisi olarak kullanılıyordu. Ertesi yıl yüzer otel haline getirileceğine dair söylentiler çıktıysa da 75 yaşındaki gemi hurda olarak İtalyanlar’a satıldı. 1950 yılında bir açık deniz römorkörü tarafından çekilerek limandan çıkarıldı ve sökülmek üzere Messina limanına gönderildi. 1950 yılında söküldüğünde 75 yıllık hizmet ömrüyle o tarihte dünyanın en uzun süre çalışan ikinci gemisi olarak kayıtlara geçmiştir.
Vapur hakkında yeri geldikçe bilgiler vereceğim.
Büyük babannemin bize anlattığı hayat hikayesinde Gülcemal vapuru büyük yer tutmaktadır. Köyü Yunan işgal ettiğinde köyde İpsiz Recep emice ve Kuvvacılar kadınları çocukları ve eli silah tutmayanları karanlık dereden beşpınara oradan armutlu burnunda bekleyen Gülcemal vapuruna bindirmek için köyden yollamışlar. Hatta karanlıkdere mevkiinde büyük babannemin kız kardeşi Hediye bibi doğum sancısı tutar orda doğum yaparken kendisi vefat eder. Doğan çocuk ve yanındakiler bahsettiğim istikametten Gülcemal vapuruna ulaşırlar. Armutlu’dan hareket eden vapur Selimiye kışlasına götürür onları epey bir vakit orda kalırlar. Savaştan sonra köye dönen döner. Hediye bininin ailesi Gebze’de kalır. Gerek mübadele gerekse muhacirlerden dinlediklerimin yanında Gülcemal vapuru filmlere bile konu olmuştur. Yunan filminde ki sahneyi izledim. Yunanistan’dan göç edenleri almaya giderken Gülcemal vapurunu gören müslüman Türkler ve orada yaşayan tebamız sevinç çığlıkları atıyordu. Film sahnesi dahi olsa Türk ve Müslüman toplumunun ne gibi acılar çektiğini göstermesi bile bana yetti. Büyük babannemin bize anlattığı hadiselerde aç kalmamak için dağlarda çicek patatesi yemişler, ot toplamışlar, ağaç mantarı yemişler öylelikle yürüyerek Gülcemal vapuruna binmişler, Selimiye kışlasına gitmek bir dert orda barınmak bir dert öyle büyük kışla ki Hediye bibinin ailesi orda kaybolmuş, Cem Karaca Selimiye kışlası belgeselinde anlattı. İki köylü asker aynı kışlada askerlik yaparlar ama kışlada birbirlerini bulamazlar, askerlik bitince ortaya çıkar gerçek.
Konumuza dönecek olursak peşlerine bir manga Yunan askeri düşmüş ancak bu manga boğa dere bölgesinde yörüklere esir düşer. Ancak bu Yunan mangası eğitimli asker olduklarından esirlikte iken Yörükleri şehit ederler o oyalama esnasında Büyük babannemler kaçarlar.
Köyde ise büyük bir direniş olur. Deli Halit Paşa’nın gelmesi ile Atatürk ve Silah arkadaşları büyük taarruza kalkması ile işgal son bulur. Ancak Bölgemizde Yunan mezaliminin izlerini görmek halen mümkün kurtarılmış bölgelere gitmeyen yerli halk maalesef katledilmiştir. Koca dere bunun en bilinen örnekleridir. Yeri gelmişken Hediye bibinin mezarının bakıma ihtiyacı var. Bunu burdan kaymakamımıza ve belediye başkanımıza duyurmak isterim.
Gülcemal vapuru savaş sonrası Mustafa Kemal Atatürk’ün yurt içi seyahatlerinde kullanıldı.
Hizmet dışına çıkana dek sayısız hizmetleri olan Gülcemal vapuru devletimize milletimize sayısız işler başarmıştır.
Aslında belgeseli ve kitabı yapılması gereken bir konudur. Biz Orhangazi Hamzalı köylüleri olarak Selimiye kışlası,Gülcemal vapuru, Deli Halit Paşa,Mustafa Kemal Atatürk’ü ve Sultan Abdülaziz’i hiç unutmayacağız.