Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Çetin Karahasanoğlu Yazdı… Belediyecilik

Değerli okurlar 31 Mart

Değerli okurlar 31 Mart seçimleri yaklaşırken nasıl bir belediyecilik sistemi istiyoruz diye birbirine sıkça sorar olduk.

Biz de bu yazımızda bu soruya yanıt arıyoruz. Yerel yönetimler nasıl şekillenmeli, nasıl bir belediyecilik anlayışıyla halka hizmet vermeli?

 

Yerel yönetimlerin nasıl olması gerektiğini tartışırken nasıl olmaması gerektiğini ve mevcut yapısını da gözden geçirmemiz gerekiyor.

 

Çevremize baktığımızda Parti gözetmeksizin söylemek istiyorum ki billboardlar da ve tüm TV kanallarında altı dolu olmayan süper vaatlerle yerel seçim startını çok şükür vermiş bulunmaktayız. Genel olarak düşüncem tüm değerlerimize sahip çıkıp kazanmak için her şey mubahtır felsefesinden uzak bir şekilde seçim sürecini yürütebilmek. Tabii ki herkesçe malum bir yarış varsa bunun bir kazananı bir de kaybeden olacaktır. Kazanan da kaybeden de bunu içine sindirebilmesini çok rica ediyorum. Gelelim şimdi nasıl bir belediye arzuladığımıza.

 

Halkın mülkiyetinde olan ve onun hizmetinde kullanılması gereken belediye olanakları halkın hizmetine mi kullanılıyor yoksa ihalelerle büyük sermaye sahiplerinin hizmetine mi sunuluyor bunu ivedilikle sorgulamamız gerekiyor. Kapalı kapılar arkasında halka yönelik hizmet, imar, ihale kararları alınırken belediye yönetimleri değişse bile belediyecilik anlayışı rant dağıtıcılığı işlevini mi görüyor bu konuda ne yazık ki şüphelerim var.

 

EKONOMİK KRİZ VE YEREL SEÇİMLER

Ekonomik krizle birlikte yaygınlaşıp derinleşen hayat pahalılığı, önümüzdeki dönemde daha çok karşımıza çıkacak olan kitlesel işten atmalar ve bütün bunların sonuçları emekçileri ve siz gençleri kuşatmış durumda. Bir yandan artan enflasyon ve her alanda karşımıza çıkan zamlar, bir yandan da sosyal haklarımızın verilmemesi günlük hayattaki tartışmalarımızın merkezinde yer alıyor. Ülkemizin içinde bulunduğu bu zor süreçte mali yükü işçi ve emekçilerin sırtına yüklenmiş olması içimi çok acıtıyor. Bunun yanında “enflasyonla topyekûn mücadele” kampanyaları, “aynı gemideyiz” sloganları ve tanzim satışları gibi uygulamalarla hükümet, krizin yükünü halkın omuzlarına ne kadar yüklemediğini iddia etse de. Sonuç olarak işçi ve emekçilerin payına, kendilerinden kaynaklanmayan krizin faturasını üstlenmek düşüyor. Bu koşullarda gerçekleşecek olan 31 Mart yerel seçimleri sonucuna göre de sandıktan çıkacak olan yerel yönetimler ya yerelleri tekellerin çıkarına uygun olarak yönetecek ve zamlarla krizin yükünün emekçi halkın sırtına yüklenmesine ortak olacaklar ya da emekten ve demokrasiden yana halkçı belediyecilik doğrultusunda kriz karşısında emekçi halkın yanında yer alacaklar. Peki nedir bu halkçı belediyecilik?

 

YEREL YÖNETİMLER NEDEN ÖNEMLİDİR?

Kentler; işyerleri, mahalleleri ve sokaklarıyla halkın yaşadığı yerleşim alanlarıdır. Tam da bu nedenle, yerel yönetimler, halkın kendi kendini yönetmesi bakımından birinci derecede öncelikli öneme sahiptir. Çoğu kez sağlık ve eğitim de dahil olmak üzere, beslenme, barınma, ulaşım, kültür, spor, eğlence, sosyal hizmetler, bayındırlık ve altyapı hizmetleri yerel yönetimlerin temelini oluşturur.

 

HALK EGEMENLİĞİNİN KURUMLARI

Yerel yönetimlerin yönetsel işlevleri trafik, zabıta ve kaldırım taşı döşemek ya da çöp vergisi toplamak gibi “hizmetler” değildir sadece; tüm yerel hizmetleri kapsar. Yerel yönetimler rantçı belediyecilik anlayışının önüne geçilecek şekilde bu hizmetleri nasıl gerçekleştirebilir? Yerel olarak kentin yönetimini üstlenen belediyeler halk egemenliğinin organları olarak örgütlenmelidir. Yani yerel sorunlar ve çözümleriyle ilgili olarak, başkaları değil, halk karar vermelidir. Bu açıdan yalnızca beş yılda bir yapılan yerel seçimlerle halkın kendi kendini yönettiğini söyleyemeyiz. Kentin tüm sorunlarıyla ilgili karar alma ve yürütme gücünü elinde toplaması gereken yerel yönetimler, hem karar alan hem uygulayan hem de denetleyen bir yapıya sahip olmalıdır.

 

Halk belediye başkan ve meclis üyelerinden memnun olmadığında ne olacak?

 

Memnun olmadığı her durumda halk, kendi seçtikleri yerel yöneticileri geri çağırma ve görevden alma hakkına sahip olmalıdır. Yerel yöneticileri görevden alma yetkisi ne İçişleri Bakanlığı ne de herhangi bir başka kurum ya da kişiye tanınmalıdır. Bu yetki, sadece seçmen durumundaki halkın yetkisi olmalı.

 

Sadece bu yetki yerel yöneticilerin halkın çıkarlarına aykırı politika yürütmelerinin önüne geçer mi?

 

Halkın, yaşadığı çevre olarak yerelin bütün sorunlarının çözümlerine fiilen katılması, halk egemenliğinin ve halkın çıkarlarına aykırı uygulamaların önlenmesinin garantisi olacaktır. Yerel yönetim organları, kendilerini halk inisiyatifinin yönlendirici parçası olarak konumlandırdığı ölçüde halkın hizmetinde olabilir.

 

TOPLUMSAL YARAR AMAÇLI ÜRETİM VE HİZMET

“Halka hizmet kârlı olduğunda yapılır, kârlı değilse yapılmaz” anlayışı bu gerekçeyle kamu yatırımlarının azalmasının, örneğin belediyelerin sağlık merkezlerinin özele devredilmesinin, bir aracı olmakta.

 

Halkçı belediyecilik, kâr kaygısı taşımadan halka hizmet sunabilmek üzere, özelleştirme ve taşeronlaştırmaya son verip belediye işletmelerinin kamuya iadesini sağlamalıdır.

 

İhale yolsuzluklarının da panzehiri olmak üzere tüm inşaat, çöp, temizlik, ulaşım, park­bahçe işleri, mezbaha, otogarlar, temiz su, atık su ve kanalizasyon hizmetleri alanlarındaki özelleştirmeler iptal edilerek taşeron uygulamasına son verilmeli ve tüm belediye hizmetleri, belediyeler tarafından, kendi işçileri ve teknik olanaklarıyla yürütülmeli.

 

Yerel kaynakların halkın ihtiyaçları doğrultusunda dağıtımı ve kullanımını garanti altına almak öncelikle yerel halk meclislerinin sorumluluğunda olmalıdır. Halk meclisleri kaynakların dağıtımı, kullanılması, gelir-gider hesapları ve bütçenin kararlaştırılacağı toplantılarla uygulamaları sürekli denetlemelidir.

 

SOSYAL BELEDİYECİLİK

Sosyal hizmet ve yardımlar başta olmak üzere, halkın yaşam ve çalışmasını kolaylaştırarak yerellerde insanca bir yaşamı garanti altına alacak bütün hizmetler belediyelerin başlıca faaliyet alanı olmalı. Yerel yönetimler, eğitim alanı da dahil olmak üzere, kültür-sanat, spor ve sağlıklı yaşam ihtiyaçlarının karşılanması için, bu alanlara yatırım yapmalı ve bu alanlarda faal kişi ve kurumlardan halka hizmet için yararlanılmalı. Çeşitli milliyetlerden halka hizmet ulaştırırken ana dilinden kaynaklı mağduriyet yaşanmasının önüne geçecek önlemler alınmalıdır.

 

YEREL YÖNETİMLER VE KADIN

Kadının tam hak eşitliğinin sağlanması için yerel yönetimlerde söz ve yetki sahibi olması, tüm karar alma ve denetleme mekanizmalarında varlığının garanti altına alınması yerel yönetimlerin görevidir. Bu kapsamda, kadının sosyal ve kültürel yaşama katılımının önünün açılması, kadın meclisleri oluşturulması ve yerel yönetimlerde eşit siyasal temsili sağlanarak kadının kentin yönetimine katılması şarttır.

 

Kadınların eve hapsedilmesinin bir gerekçesi olarak sunulan çocuk ve yaşlı bakım hizmetlerinin organizasyonu, beceri geliştirme ve meslek edindirme kursları, kültür ve dayanışma merkezleri ve kadın sığınma evleri yerel yönetimlerin öncelikle sağlayacağı hizmetlerden olmalı.

 

Yerel yönetimler, kadınların kent yaşamına güvenli ve özgürce katılabilmesi için aydınlatma, hizmetlere erişim, kolay ulaşım vb. konularda gerekli tedbirleri almakla da yükümlü. Cinsel yönelim ve cinsiyet kimlikleri tanınarak toplumsal dışlanmaya ve şiddete karşı gerekli önlemler alınmalıdır.

 

YEREL YÖNETİMLER VE GENÇLİK

Gençlik toplumun olduğu kadar kentlerin de geleceği demektir. Yerel yönetimler bu anlayışla gençlerin sosyal, eğitsel, kültürel gelişmesinde ve sosyal alanda temsiliyetinde doğrudan rol üstlenerek gençliğin önüne alan açmalıdır. Bu amaçla gençlik merkezlerinin kurulması önemli bir adım olacaktır. Yerel yönetimler, gençlerin gençlik meclislerinde örgütlenmesini ve temsilcilerinin halk meclislerinde yer almasını sağlamalıdır.

 

İNSANIN VE DOĞANIN HİZMETİNDE KENT PLANLAMASI

Halkın yaşam alanı olan kent halkındır, gelişmesi ve yenilenmesinin planlanması da en başta kent halkının sorunudur. Kent planlaması ve imarı; imar komisyonlarının kapalı kapıları ardında küçük bir zümre oluşturan yerli ve yabancı egemenlerin çıkarları doğrultusunda yapılamaz. Kentin planlanması, insanı ve doğayı esas alarak ve kent halkının ihtiyaçlarından hareket ederek, doğanın tahribini değil korunmasını gözeterek halka açık yapılmalı.

 

Kent halkının çıkarları, halkçı belediyeciliğin tüm politika ve uygulamalarına yön veren birinci önceliktir. Çevrenin korunmasıysa halkçı belediyeciliğin vazgeçilmez bir amacıdır, çünkü çevrenin tahribi tartışmasız olarak insanı etkiler. Bu nedenle, havası ve suyuyla doğanın ticarileştirilmesine ve tahribine yönelik her türlü girişim ve yatırımla mücadeleden taviz v

Mersin Escort Muğla Escort Bodrum Escort Alanya Escort Antalya Escort Ankara Escort Kocaeli Escort İzmit Escort Eskişehir Escort Kayseri Escort Marmaris Escort İzmir Escort İstanbul Escort