Türkiye’nin en büyük tatlı su kaynaklarından İznik Gölü’nde mevsimsel kuraklık nedeniyle su çekilmesi korkutucu boyutlara ulaştı.Bazı noktalarda Kıyıdan 400 metreye kadar çekilen İznik Gölü’nün Orhangazi kıyısındaki büyük iskelesi ise tamamen karada kaldı. Yaklaşık 2 yıllık çalışma sonucunda Orhangazi’nin dünü bugünü ve yarını ismiyle bir kitap çıkaran Dünya gazetesi ekonomi yazarı Rüştü Bozkurt konunun uzmanı tüm paydaşlarla görüştükten sonra, İznik Gölü’nü kurtarmak için 10 maddelik bir eylem planı hazırladı.
Suyun azalmasının 4 temel nedeni
“İznik Gölü, ülkemizin 5. büyük gölü. Aynı zamanda derin göllerimizden biri. Göl, çevresindeki akarsular ve dip sularından besleniyor. Son dönemlerde, İznik Gölü’nün ayağından Karsak Deresi’ne, oradan da bahar aylarında Gemlik Körfezi’ne su boşalır; gölün kirlilik dengesi ve düzeyi korunurdu. Son yıllarda göl ayağından sular akmıyor ve göl seviyesi tehlikeli düzeyde düşüşler yaşıyor. Yakın geçmişte; Devlet Su İşleri yetkililerinin de açıkladıkları gibi suyun azalması “kritik eşiğin” altına inmiş durumda. Su kaybının farklı nedenleri var: En önemli su kaybı “buharlaşma etkisi” ile yaşanıyor. Buharlaşma ile yıllık kaybın 80 milyon metreküpün üzerinde olduğu belirtiliyor.
Su kaybının ikinci nedeni, “tarımsal sulama”
Tarımsal sulama ile yılda 55 milyon metreküp su kullanılıyor. Üçüncü kayıp nedeni ise, göl ayağının yanından Gemlik’e pompalanan, Gemlik Gübre Sanayii A.Ş’nin tüketimi. Kuruluş 1985 yılında DSİ ile yıllık 18 milyon metreküp su kullanma sözleşmesi yaptı. Geçen yıl yenilenen sözleşmeyle bu oran 10 milyon metreküp düzeyine indirildi. Ayrıca Cargill yörede DSİ’den 1 milyon 200 bin metreküp yeraltı kuyularından su çekme izni almış durumda. Gemlik Gübre Sanayi A.Ş. 10 milyon metreküp altında kullandığını, Cargill de kendilerine verilen 1 milyon 200 metreküp suyun ancak 800 bin metreküpünü kullandığını resmi açıklamalarında belirtiyor. İznik Gölü sularının diğer bir tüketim alanı ise göl çevresindeki yeraltı kuyuları. Bu kuyulardan çekilen suyla ilgili ciddi bir envanter ya da kullanım konusunda gerekli bir veri bulunmuyor.”
İznik Gölü yeşil bir dünya talep edenler için “ölçü “ olacak
“İznik Gölü’nün kurtarılması ülkemizde Yeşil Mutabakat, döngüsel ekonomi, doğanın korunması, ‘çevreciyim, yeşil dünyanın korunmasından yanayım’ diyen herkesin sorumluluğu. Çevre korumasının kuramsal bakışının ve küresel boyutunun sürekli kamuoyuyla paylaşılması önemli, ama mikro ölçekteki sorunlara sahip çıkılmazsa, genel önlemlerde de gerektiği gibi ilerleyemeyiz. İznik Gölü tam anlamıyla yeşil bir dünya talep edenler için “ölçü “ olacak. İznik Gölü ve diğerlerine sahip çıkmada edilgen kalanların sözleri anlamlı hale gelmeyecek.
Sahip çıkılmazsa, “ülkenin bekası” sözleri boşlukta kalır
“İznik Gölü gibi bir değere sahip çıkılmazsa ‘ülkenin bekası’ sözleri boşlukta kalır” diyen Bozkurt, şöyle devam ediyor: “Ülkemizin önemli bir coğrafyasında yer alan İznik Gölü’nün kurtarılmasında işbirliği ve güçbirliği yapmayan ve yapamayan sorumlu aktörlerin söyleyecekleri sözleri şu ölçüyle değerlendirenler haklı çıkar; ‘Kötülükler asla çıplak gelmez, üstüne kutsal bir şal örter.’ İznik Gölü’nün kurtarılmasına aktif olarak katılmayanların sözleri, kötülüklerin kutsal şalına dönüşmemeli. Bütün aktörlerin, siyasi iradenin, bürokrasinin, iş dünyasının, medya mensuplarının ve sivil inisiyatiflerin hepsi halatlara asılmalı… Bu konu ülkemizde çok somut bir ölçüdür; gözleyeceğiz ve tarihe not düşeceğiz.”
Eylem Planı
1-İznik Gölü ile ilgili çok sayıda çalışma yapılmış, bilimsel bilgi üretilmiş. Ayrıca “kulak kirliliği” yaratan söylentiler ve ezberler de var. O nedenle, geçmişte yapılan çalışmaları bir arada toplayarak, gölle ilgili bilgilerden ciddi bir “İznik Gölü Hafızası” oluşturmak başta Bursa Büyükşehir Belediyesi olmak üzere Orhangazi ve İznik Belediyesi’nin sorumluluğu.
2-“Buharlaşma etkileşiminin” nasıl azaltılabileceğine ilişkin bilimsel bilgi, deney ve deneyimlerin izini sürmek gerekiyor.
3-Tarımsal sulamada, halk anlatımıyla damla sulamaya geçip tüketim tasarrufu sağlamak.
4-Yeraltı sularının envanterini yaparak, göl suları seviyesiyle ilgili etkileşiminin bilimsel verilerini ortaya koymak.
5-Göl çevresinde yapılmış ve yapılması planlanan gölet ve barajlarla İznik Gölü’nün geleceğinin nasıl bir etkileşim içinde olduğunu net bilgilere kavuşturmak ve kamuoyu ile paylaşmak.
6-Evsel atıklar ve atık arındırma tesislerinin gölle etkileşimini tartışma gerektirmeyecek netliğe kavuşturmak.
7-Göl kıyısında kolektör yatırımı yaparak göl kirliliğini ve gölün dipten ölümünün hızlanmasını önlemek.
8-Kulak kirliliği yaratmayacak açıklıkta ve netlikte bilgi üreterek kamuoyu ile sistemli paylaşmak.
9-Su kayıplarını azaltacak tasarruf önlemlerini ortaya koymak.
10-Sakarya Irmağı ile Yenişehir yakınlarındaki Boğazköy Barajı’nın sularından gölü besleme projesini gerçekleştirmek. Karsak Deresi sularını göle bağlamak gibi köklü ve palyatif çözümleri hayata geçirmek.
Sakarya Irmağı ve Boğazköy Barajı’ndan su pompalanması mümkün
Rüştü Bozkurt, İznik Gölü’nü kurtarmak için Sakarya Irmağı ve Boğazköy Barajı’ndan su pompalanmasının mümkün olabileceğini ifade ediyor.
Bozkurt’un yorumları şöyle: “Ülkemizde bu tür projelerin teknik olarak mümkün olduğunu kanıtlayan örnekler var: Ipsala ve Enez yakınlarındaki Hamzaköy Barajı, Meriç Irmağı’ndan su pompalanarak dolduruluyor. Manavgat’tan Kıbrıs’a deniz altından borularla su sağlanıyor. Özellikle Boğazköy Barajı alternatifinden düşük maliyetle göl beslenebilir. DSİ yetkilileri; barajın yaz aylarında kullanılan sulama suyunun 70 milyon metreküp dolaylarında olduğu, yaklaşık 150 milyon metreküp suyun kış aylarında Sakarya Irmağına akıtıldığına ilişkin bilgi veriyorlar. Boğazköy alternatifi düşünülürken, havzanın Bursa ve Yalova içme ve kullanma suyu için ayrılmasını da değerlendirmek gerekir. Özetle bu konu bir ödenek sorunu, teknik yapılabilirlik sorunu değil. Ayrıca fayda/ maliyet analizi açısından da konuyu ele almak gerekir.”
“Öngörme ve önlem alma”
İnsan aklı çare üretmek için vardır: “Çare tükenmez! Kuraklığa karşı çare üretmenin diğer tüm alanlarda olduğu gibi ilk ve temel adımı sorunla ilgili ‘verilerin’ sağlam ve sağlıklı olmasıdır” diyor Bozkurt. Financial Times’tan Alan Smith’in Global Partnership for Sustainable Development Data çalışmasından ön plana çıkardığı, ‘Veri için yatırılan her 1 dolar, karşılığında 32 dolar getiri yaratıyor’ sonucuna gönderme yapan Bozkurt, “Önce, kuraklıkla ilgili veri, enformasyon, bilgi, anlama ve anlamlandırma süreçlerinin nasıl işlediği konusunda bilincimizi yükseltmeliyiz” uyarısında buluyor. Süreci şöyle anlatıyor: “Gerekli küçük ve büyük veri olmadan hiçbir kaynak, bu hayati olan kuraklık da olsa, israf bataklığına saplanmaktan kurtulamaz. Önce veri oluşturmalı, sonra seferberlik ilan etmeli; sonra, öngörme ve önlem almanın gerek şartı olan ‘plan’ yapmalıyız. Sonrasında ise ‘ödünsüz gözetim ve denetimle’ planladıklarımız ile elde ettiğimiz sonuçlar arasındaki mesafeyi anlatan “deneysel mesafeleri” sıkı biçimde gözlemeli, izlemeli ve sorgulamalıyız. Öngörme ve önlem alma, gözetim ve denetim disiplini kuraklığa karşı da olmaz olmaz iki temel araçtır. Aksi takdirde gazetelerdeki makaleler, TV ekranlarındaki değerlendirmeler, politik platformlardaki söylemler işe yaramaz.”