Türkiye’nin ve TSK destekli ÖSO kuvvetlerinin Cerablus ile başlayıp El Bab’a kadar uzanan alanı güvenli hale getirmesinin ardından gözlerin çevrildiği ve terör örgütü PKK’nın uzantısı PYD’nin elinde olan, şimdilerde ise rejime verilmeye çalışılan Menbic’in tarihi kitap haline getirildi. Tarihçi Enes Demir tarafından kaleme alınan “Kaynaklar ışığında bir Misak-ı Milli Toprağı: Menbic ve tarihi” kitabında, bölgenin Osmanlı dönemindeki durumu, demografik yapısı, milli mücadele döneminde yeniden Türk idaresinin kurulması ve bölgeden çekilme kararına ait bilgi ve belgeler yer alıyor.
SULTAN ÖZEL İLGİ GÖSTERİYOR
16. yüzyıldan itibaren Osmanlı idaresine giren Menbic’in bütün özellikleri, devletin arşiv kayıtlarında yer alıyor. Kayıtlara göre çoğunlukla Türkmen nüfusun yaşadığı bölgede, köy isimlerinin büyük bölümü Türkçe isimlerinden oluşuyor. 2. Abdülhamid döneminde bölgeye merkezi otoriteyi kuvvetlendirmek için Çerkes muhacirler yerleştiriliyor. Bölgeyle özellikle ilgilenen Abdülhamid Han, Menbic ve köylerinin 3’te birini emlak-ı hümayununa almış. Burada bir de okul ve cami inşa ettiren sultanın bu eserlerinden cami, 2014 yılında DEAŞ tarafından bombalandı.
MİSAK-I MİLLİ SINIRLARI İÇİNDE
Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı’ya bağlı kalan Mebic, savaş boyunca da sınırlarımızda kaldı. Mondros Mütarekesi’nden birkaç gün önce bölgeyi savunmakla görevli yüzbaşının ihaneti ile bedevi Araplar şehre geldi. Mondros imzalandığı sırada ise, Menbic’de İngiliz birliği yoktu. Bu yönüyle şehir, hem nüfus yapısı hem de kaybedilmemiş bir toprak parçası olarak Misak-ı Milli sınırlarına dahildir. Osmanlı Devleti’nin Mondros mütarekesi sırasında 23 Ekim 1918’de hazırlanan bölgeyle ilgili resmi nüfus raporuna göre; Menbic’in nüfusunun bir kısmı Türkmen bir kısmı Çerkez ve bir kısmı Arap olan bir kaza olarak görülüyor.
EN SON ÇEKİLDİĞİMİZ TOPRAK PARÇASI
Menbic halkı, Milli Mücadele döneminde Fransız işgaline karşı silaha sarılmış ve bölgedeki aşiret liderinden Hacim Paşa’nın emrine girerek Milli Mücadeleye katılmışlardı. Bölge halkının neredeyse tamamının Türkiye’ye bağlanmak istemesi ve bu uğurda savaşmaya başlaması üzerine Kuva-yı Milliye birlikleri ve 2. Kolorduya bağlı 5. Fırka Menbic’i Fransızlardan aldı. 1921 yılı Mayıs ayında, Menbic’e gelen müfrezemizi, Menbic halkı büyük bir mutlulukla karşıladı. Aralık 1920’de Menbic’te yeniden kurulan Türk idaresi, aralıklarla da olsa 29 Ağustos 1921 yılına kadar devam etti. Menbic bu yönü ile Mondros’tan sonra kaybedilip, yeniden idare kurulan ve en son çekilinen toprak parçası olarak da ayrıca önemli.
Osmanlı’ya bağlı kalmışlar
Kitapta Menbic halkının Osmanlı Devleti’ne olan bağlılığı, nüfus durumu, milli mücadele döneminde yeniden Türk idaresinin kurulması ve bölgeden çekilme kararımıza ait belgeler de yer alıyor. İlk belge Menbic halkının Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’ne olan bağlılığını gösteriyor. Belgede Birinci Dünya Savaşı esnasında, Menbic halkının Osmanlı Devleti’ne bağlı olduğundan ve bu konuda her türlü fedakârlığa hazır olduklarından bahsediliyor. İkinci belgede Menbic’de Türk idaresinin kurulmaması fakat asayiş ve güvenliğin Kuva-yı Milli’ye tarafından idaresinin münasip olduğuna dair Bakanlar Kurulu Kararnamesi bulunuyor. Üçüncü belgede ise 1921 yılında Menbic halkının, Türk birliklerini sevinçle karşıladığı görülüyor. Belgede, 2. Fırka Kumandanı tarafından gönderilen ilgili telgrafta, Kuva-yı Milliye tarafından Fransızlardan alınan Menbic’e 15 Mayıs 1921’de 1.Fırka’ya bağlı piyade müfrezemiz gelmiş, yerel halk bu durumu büyük bir mutlulukla karşılamıştı.
Kaynak: Yeni Şafak