Orhangazi ve çevresinde yapılan kazılar arkeolojik çalışmalar bize bu bölgenin tarihinin çok eski olduğunu göstermiştir. En ilkel çağlardan beri yerleşim olan İlçemizde ve civarında halen araştırılmayı bekleyen pek çok yer var. Özellikle Ilıpınar kazıları ilçemizin ne kadar eski olduğunu bize göstermiştir. Cumhuriyetimizin 100. Yılı münasebetine Arkeoloji haberin düzenlediği ve Youtube’de yayınlanan Prof. Dr. Harun Taşkıran – Anadolu’nun Prehistorik Arşivi: Karain Mağarası (Dünü, Bugünü, Yarını) isimli programı baştan sona izledim.
Prof. Dr. İsmail Kılıç Kökten hocamızın ismi programda geçince ister istemez. Orhangazi Ilıpınar kazıları aklıma geldi. İlçemiz’de ki Ilıpınar Höyüğü’nü ilk keşfeden Kılıç Kökten hocamız ilçemizi pek gezemediği kanaatindeyim. Türkiye’nin bir çok yerinde araştırma ve kazı yapan Prof. Dr İsmail Kılıç Kökten hoca 1904 yılında Ünye’de doğdu.
Kütahya Sultanisi’ni (1919), Trabzon Dar-ül Muallimi’ni bitirdi (1923). 1923 – 1936 yılları arasında Samsun’da öğretmenlik yaptı. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih – Coğrafya Fakültesi’ni bitirdi. Antropoloji ve Etnoloji Enstitüsü’nde Asistan olarak öğretim üyeliğine başladı (1941).
1947’de Doktor, 1953’te Doçent, 1959’da Prehistorya Kürsüsü Profesörü oldu. Kars, Samsun, Gaziantep, Sivas ve Antalya’da araştırmalar yaptı. Anadolu prehistoryası alanında çalıştı. 1940 – 1941’de (Prof. Tahsin Özgüç ve Prof. Nimet Özgüç’le) Samsun bölgesinde, 1946’da Gaziantep yöresinde, 1947’de Niksar çevresinde, 1946 – 1958 arasında Antalya’da (Karain) çeşitli kazılar yönetti. Karain kazılarında ele geçirilen yapıtların küçük bir müzede sergilenmesine ön ayak oldu. Karain mağarasının bilim ve arkeoloji dünyasına kazandırıp tanınmasını sağladı. Ilıpınar Höyüğü’nde ilk keşif ve kazılarına katıldı. Ilıpınar kazılarını devam ettiren daha sonra ki arkeologlar civar yerler hakkında araştırmalarının neye dayanarak yürüttüklerini bilmiyorum ancak kendi gezilerimde gözlemlediğim yerler olduğunu söyleyebilirim. Civarımızda ki Höyükler arası yaş ve zaman tespiti yapan ilgili araştırmacıları ilçemizde misafir etmemiz ve ilçemizi gezdirip araştırmalarına kolaylık sağlamamız gerektiği kanaatindeyim.
İzlediğim programda Prof.Dr. Harun Taşkıran hocamızın halen hayali olan keşifler peşinde olması beni çok mutlu etti. Ayrıca Orhangazi ve Köylerinde yaptığımız sözlü tarih çalışmamıza dayanarak arkeologların köylerimizde yüzey çalışması yapması gerektiğini vurgulamak istiyorum. Özellikle köylerde ki kalıntıların listesi yapılmalı, Ortaköy hamamında çalınan çiçek motifli taş son restorasyonda kaybolmuştur.
Bursa – Orhangazi Yakınlarında Bir Yapı Kalıntısı: Ortaköy Hamamı (2004) tarihinde yayınlanan makalede resimleri olan çiçek motifi şuan yerinde yoktur. Bundan dolayı kayıt altına alınması gerekmektedir. Daha evvelde yazmıştım ancak tekrarlamakta fayda gördüğüm bir hususta Mağaralar ilçemizde ki mağaralar ve Kapatılmış tüneller tekrar açılıp incelemeye alınması gerekmektedir.
Mağaracılık alanında Şahin tepesi, Duman tepe, Gürle tepesi incelenip haritalandırılması lazımdır. Orman kadastro ekipleri ile çalıştığım yıllarda bir çok keşiflerimiz olmuştu. Bunları bilim camiasına kazandırma zamanı geldi ve geçiyor bile…
Anadolu’nun ilk insanlarını araştıran Harun Taşkıran hocamızı ilçemize buradan açık davet ediyorum. Arkeoloji Bilim dünyası için Orhangazi’nin biraz daha incelenmesi gerektiğini düşünüyorum. Özellikle İznik gölü çevresinde yapılacak araştırmaların tarihimize büyük katkılar sunacaktır.
Temenye Höyüğü, Fikirtepe Höyükleri ve Ilıpınar Höyüğü’nün aralarında çok bir mesafe olmaması ve jeopolitik konumu itibari ile yoğunlaşılması gereken bölge kuşkusuz İznik gölü havzasıdır. Bölgeyi bilen tanıyan biri olarak şunu iddia ediyorum ki; Bilimsel bir ekip bu Havza’da pek çok şey bulacaktır. Belkide Harun Taşkıran hocamızın keşfetmek istediği gibi bir arkeolojik buluş bizim İlçemiz civarında olacaktır. Özellikle ilkel insanların mağaralara sığınması ve bölgemizinde mağara kültürünün yoğun olması tezimi desteklediğini düşünüyorum. Türkiye’de sevinerek gördüğüm bir gelişmede şudur.
Her geçen gün gerek Arkeoloji gerekse başka alanlarda genç akademisyenler sayısı giderek çoğalmakta, liyakatli,heyecanlı gençlerin varlığı bize şevk ve sevinç kaynağı olmaktadır. Sanat tarihçileri, Türkologlar, Arkeologlar ve diğerlerinin ülkemize katacağı değer çoktur. Mektepli, Alaylı dediğimiz ayrım artık çok gerilerde kaldı. Bugün mekteplisi Alaylısı bilimsel bakabiliyor olaylara, çünkü kitap okuma sayısı,okur yazar sayısı arttıkça teknoloji ile beraber tabular yıkılmaya devam ediyor.
Artık Tarihi eser kaçakçısı, Sözde arkeolog Heinrich Schliemann gibi insanların önü kesildi. Bir kaç definecinin verdiği zararlar haricinde devletimizde kaçırılan eserlerin peşini bırakmamaktadır. Orhangazi ve civarında şuan bildiğim iki kazı yürütülmektedir. İznik Bazilikası ve Yalova Çobankale kazılarıdır. Ancak bu kazıları yeterli görmüyorum. Ilıpınar kazılarının tekrar başlaması gerekmektedir.
Bölgemizin yerleşim tarihinin tam tespiti ve diğer yerleşimler ile genetik bağlantıları kökenleri incelenmesi güzel olur diye düşünüyorum. Bu bağlamda son söz olarak bilim camiasını Marmara bölgesini özellikle İznik gölü havzasına yönelmesini rica ediyorum.
KUDÜS FATİHİ SELAHATTİN EYYÜBİ DİZİSİNE ELEŞTİRİ
Bir kaç sezondur alıştığımız dizi Alparslan Büyük Selçuklu dizisinde uydurma senaryolarda olsa sevmiş ve ilgiyle izliyordum. Ancak diziye apar topar final yapılıp bitirildi.
Ne için neden yapılır bu işler?
Türk sinema dizi sektörü bir türlü gelişmez.
İşte bu güne göre şekil alan, siyasi mecralarda ikbal arayan senaristler yüzünden sinema ve dizi sektörü gelişmiyor. Televizyonlar ahlaksızlıklar ile dolu olduğundan ötürü kültürü yozlaştıran programlara mesafeliyim.
Selahattin Eyyübi dizisinde Herşey baştan sona uydurma bir senaryo zaten selahattin Eyyübi karakteri bile başrol oyuncusuna oturmamış. Zamanında trt’de payitaht dizisinde olan terslikleri Abdülhamid Han’ın torunu, dizinin konsept danışmanı Orhan Osmanoğlu’na bire bir sormuştum. Yapacağız dediği hiç bir şeyi dizide göremedim. Tarihimizi maâlesef reyting uğruna heba ediyoruz. Selçuklu dizisinde bile uydurma yapılırken eleştirdik. Yine eleştiriyoruz Selahattin Eyyübi dizisinde başka emeller peşindesiniz ama boşa kürek çekiyosunuz…
Tarihe zarar vermek, Genç dimağların kafasını, fikrini zehirlemek hemde devlet televizyonuna hiç yakışmıyor….
VEFATLAR
Cumhuriyetimizin 100. Yılında yaprak dökümü devam ediyor, ilk olarak Hüseyin Nihâl Atsız beğ’in büyük oğlu Yağmur Atsız, Bir gün Sonra Avukat yazar fikir insanı Hanefi Altaş’ın vefatı Son olarakta İznik’li Hattat ve tarihçi Yalçın Öztürk aramızdan ayrıldı. Hepsine ayrı ayrı baş sağlığı diliyor, Ruhları şâd olsun.
Sevenlerine ailelerine sabırlar diliyorum.
BURSA’DA EFSANE BİR SERGİ
Tofaş Bursa Anadolu Arabaları Müzesi’nde yer alan, Araştırmacı Yazar ve Koleksiyoner Kerim Bayramoğlu’na ait “Bursa’da Cumhuriyet Kutlamaları Fotoğraf Sergisi” devam ediyor.
Koleksiyoner arkadaşım Kerim Bayramoğlu Tofaş Müzesi’ndeki Cumhuriyet sergisi yoğun ilgi görüyor, 31 aralık 2023 tarihine kadar uzatıldı. Herkesin gidip görmesi gereken bir sergi, Bursa merkezinde Cumhuriyet bayramında yoğun katılım olan sergide hiç görmediğiniz fotoğraflar görecek, Cumhuriyetin ilk yıllarında ki coşkuyu hep beraber yaşayacaksınız.
Koleksitonerlerin bir tarih mağdencisi olduğu gerçeğini hep beraber göreceksiniz. Ufak bir resmin peşine düşüp dedektif gibi tarihin, arşivlerin karanlık dehlizlerinde parlak bir ışık hüzmesi çıkarma gayretindeyiz. Bu bağlamda Kerim Bayramoğlu arkadaşımı tebrik eder başarılar dilerim.
Haftaya apayrı konular ile beraber olana dek hoşça kalın.
İlhan Erdem