Değerli okurlar : Artık dünyada Barış’ı arzulamak maalesef hayal oldu.
İnsanlar kocaman bir gezegende yaşasalar da ne yazık ki bu dünya onlara dar gelmiştir. Aslında gerçek anlamda bir darlık değildir bu. Dünya, bugünkü nüfusundan katbekat büyük insan yığınlarını barındırabilecek kadar büyüktür. Fakat insanların açgözlülüğü yüzünden tarih boyunca toprak kavgaları olmuş ve halen devam etmektedir.
Geçmişte sayısız ülke kurulup yıkılmıştır. Bu ülkelerin yıkılmalarının başlıca sebebi de toprak kavgalarıdır. O devlet başka devletin topraklarına göz dikmiş, şu devlet diğer devletin topraklarını istemiş ve istenen bu topraklar için de nice savaşlar yapılmış ve yine nice insanlar hayatını kaybetmiştir. Halbuki dünya hepimize yetecek kadar büyük. İnsanların kötü kalpliliği ve açgözlülüğü barışı bitiren en önemli sebeplerdir. Ne yazık ki insanları tek tek düzeltmedikçe, her birine sevgiyi aşılamadıkça barış ortamını kurmak çok zor. Barışın egemen olduğu yerlerde insanlar daha coşkulu daha mutludur. Savaşlar ise insanları yıkıma götürmekten başka hiçbir işe yaramaz.
Ve aradan yüz yıl geçip gitmiş ama dünyanın hemen her yerinde aynı savaşlar sürüyor, silah sanayisi de büyük paralar kazanmaya devam ediyor.
Ve silah satışları da alabildiğine hızlanıyor.
Hemen her gün biraz daha vahşi silahların, füzelerin, bombaların üretildiği ve fuarlarda sergilendiği bir çağda Barış’tan sevgiden hoşgörüden ve aşktan artık sadece şairler bahsedebiliyor.
Kendine dahi yalan söylemeyi başarabilen insanoğlu savaşın gerçekleriyle yüzleşemiyor…
Çok yakın tarihte Suriye, Afganistan, Pakistan, Sudan, Yemen, Irak, Libya’da silahlar susmuyordu.
Günümüzde ise İsrail ve Amerika’nın yaptıkları herkesçe malumunuzdur. Avrupa ülkeleri ise bu coğrafyada şiddetle kan dökmeye devam ediyor.
Tüm hesaplar, kitaplar, planlar ve kazançlar savaşlar üzerine kurgulanmış…
Kahramanların savaşlardan çıktığı, çıkarıldığı günden beri barış büyük bir yalana dönüşmüş…
Ve barışın da kahramanları yoktur…
Aksine düşmanları daha çoktur.
Zaferlerin savaşlarla elde edildiği bir dünyada biz hâlâ inadına barış diyorsak da bu isteğin pek bir anlamı yok…
Barış türkülerini söyleyenler bile artık kurşun sıkıyor.
Ve savaşlarda ölenlerin sayısıyla kimse ilgilenmiyor…
Yıkılan kentleriyle…
Yakılan kütüphaneleriyle, öldürülen çocuklar, anneler, dedeler ve babalarla ilgilenen yok…
Kişilerin hükmü yok işte…
Milyonların ölümüyle de bir şey değişmiyor.
Bir savaş ancak son asker de gömüldüğü zaman bitmiş sayılır” diyor Alev Alatlı.
Evet, artık bu sözün doğruluğuna inanmalıyız…
Dünyada ‘barış’ hayali büyük bir yalana dönüşüyor…
Biten her savaşın ardından duraklama dönemleri yaşanıyor…
Yeni bir savaşın hazırlık sürecinin sessizliğini biz barış günleri sanıyormuşuz.
Meğerse kazanmak için düşman
gerekli imiş…
Ve savaştan geçinen küresel güçler asla topraklarında kalarak yaşamakla yetinmeyecek.
Tarih boyunca böyle olmuş, olmaya da devam edecek.
Hepimiz dünya barışını sağlamak için çabalamalıyız. Buna öncelikle kendimizden başlamalıyız. Biz, herkesten önce kendimizi sevmeli, sahip olduğumuz özellikleri kabullenmeliyiz. Daha sonra ise diğer insanları içtenlikle sevip onlar için güzel şeyler yapmalıyız. Sevgi paylaştıkça çoğalan bir şeydir. Sevginin çoğaldığı yerde ise barış hakim olur.
Kalın sağlıcakla