Uzun süredir takip ettiğim Milli Eğitim müfredat çalışmaları nihayete ermiş ancak yine tam bir fiyasko ile sonuçlanmıştır. Her gelen milli eğitim bakanı bir öncekini karalar gibi beğenmez ve eleştirir. Oysa ki köklü değişim ve yatırıma ihtiyaç vardır. Eğitim camiasından görüştüğümüz her eğitimciden bin ah işitiyoruz.
Eğitimciler eğitim seviyesinin düşüşünü üzülerek gördüklerini ve ellerinden bir şey gelmediğini ifade ediyorlar, dizilere konu olan Cemaat okulları, medrese eğitimi, merdiven altı eğitim kurumları, gibi ciddi başlıklar altında konuyu işlemeye çalışacağım.
Paralı eğitimin had safhada olduğu ülkemizde yinede kalite standartları çok düşük maâlesef…
Milli Eğitim Bakanının Tarikat vakıfları ile Protokol anlaşmalarına devam etmesi bile başlı başına buzdağının görünen yüzüdür.
Milli eğitim Bakanının müfredatı sessiz sedasız onaylatma gayretini görmekteyiz.
Tartışılmasına bile fırsat vermeden ben yaptım oldu demesi ne kadar doğrudur.?
Yusuf Tekin göreve geldiğinde bazı arkadaşlar sevinmişlerdi. Nedeni şimdi daha iyi anlaşıldı.
Okulların laboratuarı yok. Sınıflarda öğrencilerin yeterli malzemesi yok. Çoğu dersler boş geçiyor, görüştüğümüz eğitimcilerin hepsinden not almakta zorlandığımız sorunlar dinliyoruz.
Kişisel haklarını bir kenara koyalım desek haksızlık olur, bir imam maaşı kadar maaş alamayan eğitimcilerimiz var. İmamın yaptığı işi küçümsemiyorum ama geleceği inşaa eden öğretmenlere verilen değer bu olmamalı.
Yazımı kaleme alır iken Bir öğretmen öldürüldü. Irak’lı bir mülteci tarafından, eğitimin ve ülkenin geldiği son durum gerçekten üzüntü verici, vahim sonuçları olacak bir hâl almaya başladı.
Bu tablo karşısında yetkililerin sessizliği ise hayret verici bir şeydir. Türk devlet yapısının dibe vurduğu hiç bu kadar hissedilmemişti.
Düşünün Devlet televizyonu Kıbrıs’a temsilci atıyor diploması sahte çıkıyor, Konu TBBM’de Gündeme geldi.
Sahte doktora diploması nedeniyle tutuklanan TRT Kıbrıs Temsilcisi gazeteci Sefa Karahasan dünkü TBMM oturumunda gündeme geldi. CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, “Üst düzeylere atadığınız insanların diploması sahte. TRT temsilcisi Sefa Karahasan 40 günde diploma almış, siz de denklik vermişsiniz, hiç utanmıyor musunuz” dedi.
Gelelim ilçemizde ki sahte diplomalılara isim vermiyeceğim bilenler biliyor zaten uzun süredir ilçemizi dizayn etme gayretinde olan cenahı herkes görüyor biliyor, yıllar önce internet sitesinde yazılar yazar iken benimle uğraşma diye bana haber gönderenleri bugünlerde yine aynı uğraşlar içerisinde görmekteyim. Sosyal medyayı ele geçirme gayretleri, algı yönetimleri, bütün teknik konuları işliyorlar, hafta içinde esnaf bir abimiz güzel bir analiz yapmış, sosyal medyasında paylaşmış o kadar güzel tespit ki herkes kendi sözünü geçirebileceği adayları sahaya sürdü. İdare edeceği yönetimler ile sahaya çıkan ekipler tabiri caiz ise ehven-i şer esaslarınca seçim oldu. İşte daha diplomaları bile şaibeli olan bu kişiler ilçeyi, İli yönetmeye talip oldular, Bilmediğimizi düşündükleri şeylerin başında Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde ki Oya hanımdan alınan sahte diplomaları bilmiyoruz sanıyorlar….
Bu sahte diploma konusunda Orhangazi’de derin bir çalışma elzemdir. Kaç tane gerçek diploma sahibi var Orhangazi’de hepimizin bilmesi hakkı değil mi? Para ile selam ile diploma alan liyakatsiz müsterihler aramızda takım elbise içinde gezmekteler, bunları Bütün Orhangazililerin bilmesi gerekmektedir.
Binaleyh ve Netekim….
Liyakatin ortadan kalktığı şu dönemde emaneti ehline teslim etmek çok önemli bir olgu oldu.
Cuma günü pastanede işlerim var idi. Postanaye gider iken Eğitimcilerin kaymakamlık önünde ki eylemlerine rastladım. Eğitim sendikalarının birlik olmalarına çok sevindim. Hem özlük hakları hemde Şiddete karşı birlik olmaları gerçekten sevindirdi. Zor zamanlardan geçtiğimiz şu günlerde birlik olmaya ihtiyacımız var. Bütün kesimlerin birleşmesi ve ortak bir ses çıkarmaları umarız malum cenaha bir mesaj vermiştir. İstanbul’un göbeğinde bir mülteci Türkçe konuş dediği için bir eğitimciyi katletmesine neden sessiz kalınır neden bir önlem yada bir açıklama yapılmaz. Sağlıkta şiddet, Eğitimde şiddet ülke nereye gidiyor beyler?
Sümer ülkesimiyiz? Asurlu işçilere boyun eğen Sümerliler gibi yok olmayımı bekliyoruz? Yasalar neden işleme konmuyor? Savcılar neyi bekliyor? Bizim öğretimizde bize bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum diyen Hazreti Ali değil mi? Bu eğitimcilere sağlıkçılara uygulanan bu tavır neyin nesi?
Kuran’ın ilk emri oku değil mi?
Bizler dersimiz bitmeden sokağa çıkamaz idik. Şimdilerde ise öğretmen katleden, öğretmene hakaret eden, aşşağalıyan öğrenciler çıktı ortaya bunlara dur denmeyecek mi?
15 Temmuz 1921’de toplanan Maarif Kongresi, TBMM Hükümeti’nin ikinci eğitim bakanı olan Hamdullah Suphi’nin eseridir. Hamdullah Suphi kongrede, kendisinin daha önce çeşitli vesilelerle dile getirdiği görüşleri ve bakanlığının tasarılarını kabul ettirmiştir.
Bir yandan Kurtuluş Savaşı sürer iken Milli Maarif Kongresi’ni toplayan kurucu akıl temellerini attığı Milli Eğitimin günümüzde ki halini görseler ne derlerdi düşünemiyorum bile, Eğitim konusu başlı başına önemli kararların alınması gereken bir yara halini almıştır. Büyük bir Milli Eğitim şurası toplanıp kalıcı kararların alınması gerekmektedir. Her gelen bakanın keyfine bırakılacak bir mesele değildir. Özellikle Cuma günü birlik olan Eğitimcileri canı yürekten kutluyorum…
DÜZELTME : Geçen hafta ki yazımda belirttiğim Anıt Müzeler müdürlüğü korumasında imiş. Sosyal medyadan gelen bilgi asılsız çıktı. Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne verdiğimiz dilekçeye cevap yazısı pazartesi sabahı elime ulaştı.
Kamuoyuna ve Değerli okurlarıma saygı ile duyrulur.
Gününüz ve Haftanız güzel Hızır Nebi ve Ricaül Gayb Erenleri yoldaşınız olsun.