Cumhurbaşkanı Erdoğan 19 Ağustos 2020 tarihinde gerçekleştirilen bir fabrika açılışında 21 Ağustos 2020 Cuma günü bir müjde açıklayacağını duyurmuş, bu açıklamadan sonra konu ile ilgili birçok tartışma başlamıştır. Özellikle ulusal yayın yapan “önemli” televizyon kanallarında yapılan ve her hafta gündemin değişmesine rağmen kendileri değişmeyen ve iç siyasetten dış siyasete, güvenlikten ekonomiye, eğitimden toplumsal şiddete, Tokatlılar Derneği üyesi insanların yerel sorunlarından bilgisayar oyunlarının fiyatlandırılmasına kadar birçok konuda “uzman” olan, çoğunluğu erkek, kişiler konuyu tartışmış, hala bu tür kanalların ve programlarının kendilerine ve topluma fayda sağlayacağını düşünen izleyeciler de tartışmayı takip ederek konu ile ilgili “bilgi sahibi” olmuştur. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bilinçli bir tercih olarak 2 gün sonraya işaret etmesi ve iktidara yakın çevrelerin olayla ilgili güzellemeler yapması müjdeyi daha merak edilir kılmıştır. Pandemi ile ilgili önemli bir gelişme, Çin’deki bir banka ile yapılan anlaşma sonucunda alınacak ve ülke ekonomisinin toparlanmasında büyük fayda sağlayacak 400 milyar dolarlık kredi ve Karadeniz/Akdeniz açıklarında bulunan doğal enerji kaynağı rezervi gibi konular “müjde ne olabilir?” sorusu kapsamında tartışılmıştır. Üzerinde daha fazla durulan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Cuma günü açıklamasıyla da doğruluğu ortaya çıkan konu Karadeniz/Akdeniz açıklarında bulunan doğal enerji kaynağı rezervi olmuştur. Gerçekten de Cumhurbaşkanı Erdoğan 21 Ağustos 2020 Cuma günü, Karadeniz açıklarında Türkiye’nin şu ana kadar en zengin doğalgaz yatağının (320 milyar metreküp) bulunduğunu açıklamıştır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki doğalgaz konusu çok teknik bir konu olduğu için benim gibi, bu alanda uzman olmayan kişilerin konu ile ilgili büyük laflar etmesi gülünç duruma düşmelerinden başka bir işe yaramayacaktır. Fakat hem bu konunun kamuoyuna sunuş tarzı hem konunun uzmanlarından dinlediğim/okuduğum bilgiler, iddialı olmasa da birkaç söz edebilme hakkını kendimde görmeme sebep olmuştur.
Cumhurbaşkanı müjdeyi verdiği açıklamasında bulunan doğalgaz ile ilgili teknik bilgiler vermiş ve bu başarının arkasında eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, mevcut Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın olduğunu söylemiştir. Albayrak’ın döneminde atılan adımlarla (doğalgazı bulan Fatih sondaj gemisinin 2017’de satın alınması gibi) bu başarının geldiğini belirten Erdoğan, ülkede yaşanan ekonomik sıkıntıların sorumlularından biri kabul edilen, sadece partisine muhalif çevrelerde değil kendi tabanında da karşı çıkanların olduğu ve geçtiğimiz günlerde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun görevden almasını istediği Albayrak’a destek vermiştir. Bu destek mevcut Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’den ziyade Berat Albayrak’ın önplana çıkmasına neden olmuştur. Bir diğer önemli konu ise müjdenin toplumdaki karşılığı olmuştur. Açıklamadan önce basında yer alan 800 milyar metreküp doğalgaz keşfinin aslında 320 milyar metreküp olması toplumdaki karşılığı etkilemiş ve iktidar çevrelerince bazı tepkiler yetersiz bulunmuştur. Bu durumun da iktidar tarafından siyasi malzeme yapılması tekrar bir kısır döngünün ortaya çıkmasına sebep olmuş, her şeyin siyasi malzeme yapıldığı bir yerde tüm gruplar aynı çatı altında toplanamamıştır. İktidar, grupları milli konularda bile dışarıda kalmakla, muhalif gruplar da milli konularda bile dışarıda bırakılmakla iktidarı eleştirmiştir. Bu anlatılmaya çalışılanlar konunun kamuoyuna sunuş şekliyle (aynı zamanda politik olanı) ilgiliydi. Konunun teknikle ilgili kısmına gelindiğinde ise gelişmelerin önemli olduğu (özellikle Türkiye’nin kendi imkanları ile bunu gerçekleştirmesi çok değerli) ama bu gelişmelerin nereye varacağının belirsiz olduğu uzmanlar tarafından bildirilmiştir. Bulunan ve bulunabilecek rezervlerin üretim maliyetinin ne olacağı, ne zaman tüketilebilir duruma geleceği (Cumhurbaşkanı’nın 2023 açıklaması uzmanlar tarafından mümkün görünmüyor), ülke ekonomisine nasıl katkıda bulunacağı belirsiz konular arasında yer almaktadır. Bu belirsizlikler içinde net olan bir şey varsa o da bu gelişmenin şu aşamada yaşanan mevcut ekonomik krize çare olamayacağıdır.