Bugün ulusal devlet olmamızda büyük emekleri olan ve gerek sivil vatandaşlarımız gerekse askerlerin, memurların uzun dönem faydalandığı bir konuyu gündeme getireceğim.
Askeri Hastaneler konusu hep görmezden geliniyor, yasal hakları ellerinden alınıyor, bizzat olayın içinde bulunduğum için kısmende olsa olaya vakıfım.
Yıl 2002 İzmir’de ki Acemi birliğimden dağıtım olduktan sonra bir hafta izinli olarak Orhangazi’ye geldim. İzin bitişi Usta birliğime teslim olmak için yola düştük, Terör doğu illerinde kol geziyordu. Askeri konvoy ile Diyarbakır’a ulaştık. Kolordu Seçmelerinde Diyarbakır Asker Hastahanesi Hizmet bölüğüne seçildik. Hiç unutmadığım o kadar olay var ki hangisini anlatsam bilemedim.
Ancak Türk Asker Tabiblerinin hiç aklımdan çıkmayan bir başarısını özellikle anlatmak istiyorum. Batman Gercüş’te bir mayın patlaması haberi geldi. Askeri konvoy geçişi sırasında yola tuzaklanan mayın patlamış, yaralılar Diyarbakır Asker Hastahanesine getiriliyordu. Tam o sırada bende birim yerimden yemekhaneye gidiyordum. Merdivenlerin başında sivil memur kolumdan tuttuğu gibi üzerime kurşundan yapılmış cübbe gibi önlüğü giydirip bana yardım et dedi. Hiç anlamadığım bir durum, kollarını tut yaralının demesi ile irkildim. Kanlar içinde kıvranan bir er, kolu, bacağı, kaburgaları kırık, sonradan Sivil memur söyledi çenesi kopuk, ama konuşturmaya çalışıyoruz. Böyle böyle bütün filmler röntgen, tomografi vs yanında idim. Taa ki Yoğun bakım servisine çıkana kadar. Filmler çekilir iken camekan vardı. Sağ tarafımda sağ tarafıma baktığımda Bütün kuvvet komutanları o zamanın genel kurmay başkanı, kolordu komutanları hepsi orda yakinen gördüm. Tabii askeriz hemen sola baktım. Hiç unutmuyorum asker Zonguldak’lı benim tertibim idi. Yoğun bakıma teslim ederken hemşirelere abla diye hitap ederdik. Abla Eğer bu asker yoğun bakımdan servise çıkarsa haber edermisin dedim. Tabii ilhan dedi. Arasıra yoğun bakımda hizmet veren eczacı olsun, yada başka görevler yapan arkadaşlardan sağlık durumu hakkında bilgi alıyordum. Asker yaşıyor ve iyileşiyordu. Bir sabah yoğun bakımdan Hemşire abla aradı.
Yaralı asker servise çıktı. Ziyaret edebilirsin dedi. Çok merak ettim. Hemen gittim.
Ağlamamak için kendimi zor tuttum. Annesi babası gelmişti. Ziyaret ediyordular, yazıyı yazar iken bile gözlerim doldu. İçimden dedim ki Annesi babası ilk geldiği hali görse sekte i kalpten (Kalp krizi) giderdi diye içimden geçirdim. Size nasıl anlatsam bilmiyorum. Tertibim olan askerin yüzünde yara izi bile yoktu. Türk asker Tabibleri, Komutanlarımız o kadar özverili, aşk ile mesleğini icra eden insanlardı ki anlatamam. Hatta Bir seferinde Yalovalı Yakınen tanıdığım Yarbay idi o zaman Yarbay İsmail bey kör kurşunun isabet ettiği Askeri kurtaramadı. Kendi elinde olan bir şey olmadığı halde oturup ağladığını görenlerden dinlemiştim. Irak Felluce Saldırılarında bölgeden gelen yaralılar Türkiye’de tedavi oluyordu. Irak Milli takımında Lefter ile top oynadım diye anlatan Türkmen Amcamızı hiç unutamam. Evlerinden edilmek istenen Kerkük Türkmenleri vatan aşkı ile yanıyordular, acı tatlı hatıralar dolu….
Anılarım çok ama burda anılardan ziyade acı gerçeklere geçmemiz gerekiyor, Ben terhis olduktan bir kaç sene sonra Asker Hastaneleri kapatıldı. Sivile devredildi. Sağlık sektöründe yaşanan olaylar bitmedi. Arazileri talan edildi.
Bursa’ya gelir iken ameliyatlı geldim. Tedavilerim Bursa Asker Hastahanesinde devam etti. Kontrollerden sonra iyileştim.
Bursa asker Hastahanesi sözde depreme dayanıksız dendi. Şimdi Fizik tedavi hastahanesi olarak hizmet veriyor, Askeri vesayeti kaldırcaz diye övünenler oldu ki bir savaş çıktı. Allah göstermesin ne yapacağız?
Kaç tane savaş tecrübeli Doktor hemşire bulacağız? Masraf oluyor diye kapanan Askeri hastanelerin durumu yaralı askerler vs hangi şartlarda tedavi oluyor? Hastahanede ki Doktor, Hemşire Yada çalışan hangi güvenlik soruşturmasından geçti?
Taşeron firma çalışanı hastahanede elini kolunu sallayarak geziyor. İşte bu gibi güvenlik sorunlarının bile üzerine gidilmiyor maalesef…
BURSA ASKER HASTAHANESİ
İstiklal Savaşı sonrası, 1922 yılında Bursa’da bulunan 4 ncü Kolordu Baştabibi Yarbay Mazlum Boysan özellikle hasta ve yaralıların, kaplıca sularından yararlanarak, nekahat süresini azaltmak, şifalı suların iyileştirme etkisinden faydalanmak maksadıyla kaplıcalar semtinde bir istirahathane ve nekahathane açılması hususunu Kolordu Komutanı Kemalettin Sami Paşa’ya teklif ederek, 300 Yataklı Fizik Tedavi Hidroklimatoloji ve Rehabitasyon Hastanesinin ilk temeli atılmıştır.
Kolordu Başhekiminin direktifiyle şehirde uygun yerler aranmaya başlanmış, Çekirge semtinde, Ermeni vatandaşa ait otel, kaplıca ve binalardan, hazineye mal edilen Büyük İsplandit Palas otelinde karar kılınmış ve 37 Lira’ya satın alınarak M.S.B.lığına devredilmiştir.
Cumhuriyetin ilanından sonra faydalı ve verimli olduğu anlaşılan bu müessese Sıhhiye dairesinin sağladığı imkanlarla asker hastalarında tedavi edilebileceği bir biçimde düzene koyulmuştur.
Hastane geliştikçe faaliyetleri artmış 1926 da yaz aylarında Mustafa Kemal Atatürk’ün parmağındaki bir yanık yarası da tedavi edilmiştir. 2 nci Dünya Savaşı seferberliği başladığı sırada kadro 300 e çıkartılmış, 5 nci Kolordu Bursa’ya intikal edince 500’e yükseltilmiştir. Kükürtlü kaplıcalarında açılan 1000 Yataklı Ordu Cerrahi Hastanesi bu hizmete yardımcı olmaya çalışmakla beraber Otel, Kaplıca ve binalar kiralanmış muharebe kışlasına hastaneye eklenmiştir. 1947 yılında hastanenin kuzey batısındaki Muhabere Kışlasında 200 yataklı bir hastane açılmış Dahiliye, İntaniye Laboratuarları buraya yerleştirilmiştir.
1950 yılında Genelkurmay Sağlık Daire Başkanlığı; tarihi binası ve tedavi sisteminin yenilenmesi, modern anlayışa uygun ve her türlü ihtiyaçlara yetecek bir hale getirilmesi ve personelin yetiştirilmesi için, Gülhane Fizik Tedavi Kliniğine yeteri kadar asistanlık kadrosu verilmiş. 1955 yılında etüt çalışmaları hız kazanmış ve yenileme çalışmalarının ilk temelleri atılmıştır. Hastane 1959 yılında Kara Kuvvetleri Komutanlığı kuruluşuna dahil edilmiştir.
1960-1968 yılları arasında Baştabip olan Tabip Albay M.Ali Büyükçakmak hastanenin modern hale getirilmesinde büyük emek vermiştir. Hastane zamanın modern bir Hidroklimatoloji merkezi olması ile beraber, ışık ve elektrik tedavisine ilaveten, terapik havuz, kombinasyon banyosu, su altı masajı, girdap banyosu, parafin banyosu, sauna, tazyikli duş tesisleriyle hemipleji, parapleji ve kırık sekelli hastalar rehabilite edilmiştir.
1964 yılında hastane, Fizik Tedavi Hidroklimatoloji ve Rehabilitasyon Hastanesi Baştabipliği adını almıştır.
1965 yılında Bursa Vakıflar Müdürlüğü Vakıf Bahçe Membağından satın alınan 32 masura kaplıca suyu, temiz mahkemesi heyeti umumiye kararı ile, 15 Mayıs 1974 günü Hastaneye bağlanmıştır. Yapımına başlanan ek ilave blok, 1975 yılında tamamlanmış ve ilave kısma 79 yatak açılarak, tıbbi alet ve malzeme levazım malzemesi yönünden zenginleşerek Avrupa’daki emsalleriyle boy ölçüşebilecek duruma getirilmiştir.
300 Yataklı Fizik Tedavi Hidroklimantoloji ve Rehabilitasyon Hastanesi Baştabipliği; 1998 tarihinde genel büyük onarıma alınmış Baştabip Tabip Kıdemli Albay Ali Serdar Göker ve Fizik tedavi Kliniğinden bir heyetle Almanya’ya Baden-Baden ve Macaristan’da Henz’teki kaplıca hastaneleri inceliyerek tespit edilen modern gelişmeler ve cihazlar sıralı komuta katına arz edilerek tedariği yapılmıştır. Branşının en modern ve çağın ileri teknolojisi ile donatılan hastane 19 Mart 1999 tarihinde 23 ncü Genelkurmay Başkanı Orgeneral ( E ) Sn.Hüseyin KIVRIKOĞLU tarafından yeniden hizmete açılmıştır.
Bursa Asker Hastanesi 15 Aralık 2003 tarihinden itibaren TSK Sağlık Komutanlığına, 15 Ağustos 2016 tarihinden itibaren İlker Çelikcan Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi adıyla Sağlık Bakanlığına bağlanmıştır.
Askeri hastanelerin biran evvel açılıp tekrar hizmet verir hale getirilmesi elzemdir.
Milli Güvenlik açısından Türk Devletinin varlığını tartışmaya açacak her türlü tehlikeye karşı devletimizin yanındayız…
Gününüz ve Haftanız Güzel Hızır Nebi ve Ricaül Gayb erenleri yoldaşınız olsun.