Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

İlhan Erdem Yazdı… Bursa leylek Hastanesi ve Leyleklerin Orhangazi’deki savaşı

Bugün biraz nostalji diyoruz.

Bugün biraz nostalji diyoruz. Siyaset ve Sorunlardan bıktık. Etrafımızda ki doğaya, güzelliklere bakalım. Biz insanoğlu elimiz ile kendi sonumuzu getirmenin derdine düşmüşüz, maalesef..
Kiraz zamanı geldi ama yükseklere kar yağışı ara ara görüyoruz, Mart’ta yağmayan kar Mayıs’ta yağıyor, hatta şahsen bahçede soba yakıyorum geceleri, yaz artık geç gelmeye başladı.

GURABAHANE-İ LAKLAKAN (LEYLEK HASTAHANESİ)

Osmanlı Son döneminde Bursa’da Yaralı leyleklerin tedavi görmesi için inşaa edilen hastahane Iragandı Köprüsü’nün hemen başında yer alan bina Osmangazi Belediyesi tarafından restore edildi. Osmanlı Devleti’nde ilk ve tek hayvan hastahanesi olma özelliği bulunan bu hastanenin gnümüze gelmesi çok güzel bir değerdir. Bu değeri haremlik selamlık anlayışına kurban etmemeliyiz. Orası aslına uygun hizmet vermelidir.
Bursa Ulubat Kuş gölü ve cenneti her yıl çeşit çeşit kuşlara ev sahipliği yapıyor, Yaren leylek gelmeden önce kıştan çıkar iken Setbaşı’nda Tabibler lokalinde mezata katılmak için gitmiştim. Gece başka bir mezata katılmak için vakit geçirir iken Gurabahane-i Laklakan yani Leylek hastanesini görmek istedim. Hep resimlerini gördüğüm tarihi bina restorasyon geçirmiş, dil kursu olarak gençlere tahsis edilmiş, belli günlerde veterinerler gelip belli saatler arası hizmet verip gidiyormuş. Bayan kursiyerden aldığım bilgi bu yönde ve haremlik selamlık anlayışı olduğu için binaya sokmadılar dahi halbuki onlar ile işim dahi yoktu. Sadece arka bahçede çekilen tarihi resimlerin dokusuna uygun ne kalmış ona bakmak idi amacım..
Kapıdan dönmek zorunda kaldım. O tarihi bina Leylek Hastanesi olmasına rağmen aslına uygun hizmet vermemektedir. Tam o günlerde yavaş yavaş leylek kafileleri gelmeye başladı. Yaren leylek bir iki hafta sonra geldi. Yaren Leylek Bursa’nın ve Türkiye’nin ilgi gösterdiği bir sembol haline geldi. Her yıl gelişi ve gidişi ilgiyle takip ediliyor, bundan mütevellit bugün kü yazı konumuz oldu. Hatta teknolojinin gelişmesi ile birlikte kuşlara takılan takip cihazları sayesinde bilimsel takip ve deneylerde yapılıyor, ilginç bilgiler toplanabiliyor, İstanbul üzerinden gelip geçen başka bir leylekte takibimizde, Leylek Janos’un yavrusu Leylek Haljer; Geçen yıl bugün yuvasından ayrılıp eşi ve çocukları için yiyecek arayan Leylek Jonas, havada çok sert bir kartal saldırısına uğrayarak hayatını kaybetmişti. İşte Jonas’ın o çocuklarından Haljer büyüdü ve göçe başladı. Rota olarak babası Jonas gibi Türkiye’yi tercih etti…
Aynı Bursa’da ki tarihte ilginç Leylek ve hayvan vakaaları yaşanmıştır. Orhangazi Civarında yaşanan Leylekler ve Kartallar savaşı olmuştur.

LEYLEKLER VE KARTALLARIN SAVAŞI

Haziran, 1934 Uludağ zirvelerinden inen 6 kartal, Bursa Orhangazi’de bir leylek yuvasına saldırdı.Anne ve baba leylekleri öldürüp, 4 yavruyu kaçırdılar.
Aradan bir kaç gün geçti…
Yine bir grup kartal, yine Orhangazi’de başka bir leylek yuvasına saldırdı.
Ancak bu kez yuva boştu.Nasıl haberleştiler ise, leylekler yavrularını güvenli bir yere gizlemişti.
Sonra her yerden haberler gelmeye başladı.
Kartallar gruplar halinde leylek yuvalarına saldırıyordu.
Bir kaç gün sonra ülkenin dört yanından Bursa, Aydın ve Trakya’ya yüzlerce
leylek akın etti.Aynı şekilde kartallar da toplanıyordu. İnsanlar çevrelerinde leylek ve kartal sayısının olağanüstü arttığının farkındaydı.
Gökyüzünde bir hareketlenme vardı.
Bir şeyler oluyordu.
Bu kuşlar neden toplanıyordu?
Bu neyin habercisiydi?
Leyleklerin ve kartalların toplanması iki ay sürdü.
Ağustos …
Aydın’da Menderes deltasında inanılmaz bir savaş başladı.
Havada amansız bir mücadele vardı.
Bir tarafta leylekler, diğer tarafta kartallar.
Halk başı yukarıda bu savaşı izliyordu.
Kartallar güçlü pençeleriyle, leylekler de uzun gagalarıyla savaşıyordu.İnsanların gönlü leyleklerden yanaydı.Köylüler yaralanıp yere inen leylekleri tedavi etmeye çalışıyorlardı.
Nineler yaralı leyleklerin başında dua ediyordu.
Hatta Kızılay’ı göreve çağıranlar bile oluyordu.
Kimileri ağaçlara tırmanıyor, yuvalardaki yavru leyleklere yiyecek ulaştırıyordu.
Ülkenin genelkurmay başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’ın bu savaşa müdahale etmesini isteyenler bile vardı.
Ama günler geçiyor, savaş sürüyordu.
İki taraf da kayıplar veriyordu.
Daha da ilginci hem leyleklere, hem de kartallara ülkenin değişik yerlerinden sürüler halinde takviye geliyordu.
Bu savaşı kim kazanacak?
Kartallar güçlüydü ama leylekler sayıca üstündü. Üstelik daha organize idiler. Genç leylekler kartalları yoruyor, tecrübeli yaşlılar ise yorulan kartala öldürücü gagayı vuruyordu.
Ayrıca insanların yardımı nedeniyle leylekler yerleşim birimlerine yakın bölgelerde savaşıyordu.
Kartalların savaşı ormanlık, dağlık alanlara çekmesine izin vermiyorlardı.
Her yerden ölü ve yaralı haberleri geliyordu.
Sayıları yüzlerle ifade ediliyordu.
Neyse ki günler sonra savaş bitti.
Kazanan sayıca üstün olan leyleklerdi.
Kartallar bölgeyi terk etmek zorunda kalmıştı..
1934 yılında yüzlerce insanın izlediği pek çok gazeteye konu olmuş bir savaş bu.
O günlerde Türkiye’deki New York Times gazetesinin muhabirinin Amerika’ya bu haberi geçtiği söylenir.
Derler ki, leyleklerin ve kartalların savaşı bir kaç yıl sonra Kara Harp Okulu’nda havacılık dersinde işlendi.
İki tarafın savaş taktikleri öğrencilere anlatıldı.
New York Times Gazetesi’nin yaptığı haber koleksiyonumdadır. Bu yazımın başında anlattığım Leylek Hastanesi’nin aslına uygun hizmet binası olması tek temennimdir.
Gününüz,Haftanız Güzel, Bereketli, Huzurlu, Hızır Nebi ve Ricam Gayb Erenleri yoldaşınız olsun