İznik gölü eski söylencelerde hikayelerde geçer iken, ilginç olaylar silsilesinden bahsedilir.İznik gölü çevresinde ilk yerleşmenin günümüzden 8 bin yıl önce gerçekleştiği ileri sürülmektedir. Neolitik dönemlerinden itibaren göl ve çevresi yerleşim almış, göl çevresine bereket dağıtmıştır. Haçlı seferleri sırasında Gemlik üzerinden İzniğe giden gemiler ile İzniğin kuşatıldığını daha önceki yazılarımda yazmıştım. Bu yazımda ise Gölün çevreye verdiği bereketten zenginlikten bahsedeceğim. Gölün İznik tarafından biraz bahsetmek istiyorum. Geçen bir iki sene önce idi. Bursa’dan gelen misafirim ile İznik merkezde gezdik. Bayrak Dede Emevi komutanı kabrini gezdikten sonra Sarı Saltuk makam kabrini Çandarlı Halil paşa’yı ziyaretten sonra Mehmet Yavaş beyide yanımıza yoldaş alarak sahile geldik. Merkezdeki Ayasofya camii olarak kullanılan yerde İznik konsülü toplandığını bilsekte bu ihtilaflı bir konudur. Sahildeki Bazilikada toplanıldığını iddia edenlerde olduğundan bu konu tartışmalıdır. Şunu eklemem gerekir ki; Truva’ya arkeolojik kazı yapmaya gelen Heinrich Schliemann Truva şehrinde Yedi kat Truva bulmuştur. İznik şehrininde böyle yedi kat olduğunu gösteren bilgiler mevcuttur. Şehirde yerleşim olduğu için kapsamlı çalışma yapmak çok zordur.
İznik Senato Sarayı ve Bazilika bir birlerine yürüme mesafesinde çok yakın olarak sahilde yer alırlar. Her iki yapı şiddetli depremler nedeniyle günümüze gelememişlerdir.
Göl çevresindeki köylerden çeşitli bilgiler alıyoruz. Misal olarak Orhangazi’de herkes bunu söyler,Gölün içinde bir yerleşimden bahsedilir. Orhangazi tarafındaki İskeleler gölde karşılıklı seferleri destekler nitelikte biri ağaçtan iskele,diğeri taş iskele olmak üzere iki iskele olması birinin balıkçılık için,diğerinin yük ve yolcu için olduğunu destekliyor…
Gölün derinliklerinde bir çok gizemin olduğu aşikar olmakla birlikte söylencenin birini burada yazmak istiyorum…
İznik gölünün oluşumu depremle falan alakalı değil, İstanbul-Ayasofya camisi ile yakından alakalıdır. Şöyleki;İstanbul-Ayasofya Camii hıristiyanlar tarafından ilk olarak kilise olarak yapılırken şöyle bir sorun çıkar. Ayasofyanın bir kubbesi hariç diğer her tarafı tamamlanmış ancak o kubbesinin harcı tutmamaktadır.
Bunun üzerine hıristiyan aleminin başı Peygamber efendimizden bu konuda yardım istemek için Medine’ye gelir. Durumu anlatır ve yardım ister. Peygamberimiz yerden bir avuç toprak alır ve onun üzerine mübarek tükürüğü ile tükürerek çamur haline getirip O heyete verir ve şöyle der. Bunu o kubbenin harcına katın ve o harç ile kubbeyi yapın, ancak gidene kadar bu çamurdan bir zerre dahi yere düşürmeyin der, ve onları gönderir.
Ancak giderken İznik mevkiine geldiklerinde merak ederler. Acaba neden bir zerre dahi düşürmemesini istedi. Bu merak ile iznik gölünün olduğu muhitte bilerek küçük bir parça yere atarlar. Atar atmaz bölge çökmeye başlar ki oluşan çukurla birlikte göl oluşmaya başlar. Bunlar canlarını zor kurtararak kaçarlar. İşte o çamur ile yapılan Ayasofyanın kubbesi bir daha dökülmeden sabit kalır. Göl oluşumu için bu söylence Orhangazi köylerinde daha çok anlatılır.
Bilimsel veriler her ne kadar tersini söylesede Hz peygambere duyulan sevgiden dolayı bu söylence daha bir kıymetli oluyor.
İznik Gölü içinde yetişen zengin balık dekoltesi ile dikkat çekmektedir. Tarımsal sulama yanında Gemlik’teki fabrikalara dahi su verilmesi gölün etkileri beslediği yerler açısından zenginliğini kanıtlamaktadır. Gölde yaşanan ciddi çekilmeler konusunda görüştüğüm bazı dostlar konuyu çok karıştırmamamı tavsiye etsede Ankara’dan gelen telefonların cokluğundan dert yandılar… Fabrikalara verilen suyun kesilmemesi için yapılan baskılar had safhaya gelmiş…
Gölün çekilmesi hiç kimsenin umurunda değil maalesef…
ILIPINAR’IN İÇLER ACISI HALİ
Daha evvel Ilıpınar’ı yazmıştım ama hatırlatmak adına bir kez daha yazayım.
27-02-2023 Tarihli ”Orhangazi İçme Suyu Ve Yeraltı Su Kaynakları ” başlıklı yazımda belirttiğim gibi Ilıpınar’dan gerektiği kadar faydalanamıyoruz.
Bir mesire alanı olarak canlılık sağlanabilir,tarımsal sulama yanında ufak bir balık yetiştiriciliği,hatta eğer yatırım yapılır ise kaleden buraya zeplin parkuru bile kurulabilir. Yani yaklaşan belediye seçimleri öncesinde böyle projeleri olan adaylar var ise desteklenebilir..
GANİRE PAŞAYEVA’NIN ARDINDAN
Azerbaycan Milletvekili Ganire Paşayeva’nın ani vefatı Türk dünyasını ve bizleri derin bir hüzne boğdu. Kendisini Asılsız Ermeni iddiaları ile mücadele derneği etkinliklerinde Orhangazi’de misafir etmiş, Karabağ’ı yaşanan sorunları, Diaspora Ermenilerinin manipülasyonlarını bizlere anlatmıştı. Geçen yıl mide küçültme ameliyatı olmuş,buna bağlı sağlık sorunları yaşıyormuş, geçtiğimiz günlerde gece yarısı rahatsızlanarak hastaneye kaldırılmış,yoğun bakım ünitesinde bir kaç gün yattı çok dua ettik kendisine ama takdiri ilahi sevenlerine acı haber dün(28/09/2023) akşam saatlerinde geldi. Koca yürekli Türk asenası hakka yürüdü. Allah rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun.
BURSA’NIN KUTBU ÜFTADE KİTABI
Bursalı Tarihçi profesyonel Turist rehberi Zafer İhtiyar hocamın bir solukta okuyacağınız kitabını tanıtmaktan memnuniyet duyacağım. Sosyal medyada gördüm ve hocama bir adet ayırabilirmisiniz dememle bana imzalayıp yollaması bir oldu. Şahsen Bursamızın maneviyat kapılarından biri olan Üftade hazretlerini yalın bir dille anlatan başka bir eser yoktur sanırım. Bursa’da yaşayıp yolu Üftade hazretlerine düşmeyen pek yoktur. Var isede bir nasip meselesidir. Celveti yolunun kurucusu Büyük mutasavvıf Mehmet Muhyittin Üftade hazretlerini bu vesile ile yad etme imkanı bulduk. Gaye kitabevinden çıkan eseri internetten ve Gaye kitabevinden temin edebilirsiniz…
Okuru bol olması dileğiyle…
Haftaya bambaşka bir konu ile beraber olana kadar Esen kalın…
İlhan Erdem