Geçtiğimiz günlerde sessiz sedasız Devlet başkanı gibi hareketlerde Bulunan Fener Rum Patrikhanesi Papazı Bartelemeos’un hareketlerini ve devletin sinir uçlarının sessizliğini ibret ile seyretmekteyim.
Fatih Sultan Mehmet Han İstanbul Fethi dönemlerinde Hristiyan din adamlarının sorunları ile yakından ilgilenmiş, Hristiyan Mezhepler arası sorunlarda öncülük ederek sorunları çözmüştür.
Bursalı I. Hovagim İstanbul’un Fethinden sonra Bursa’da Bulunan Ermeni Episkoposu iken II. Mehmed tarafından beraberinde kalabalık bir cemaatle beraber 1461 yılında İstanbul’a davet edilmiş ve İstanbul Ermenileri ruhani lideri ilan edilerek, ilk patrik unvanını almıştır.
Ona ve cemaatine, Samatya’daki Sulu Manastır olarak da bilinen İstanbul’un o zaman Aya Sofya’dan sonra kutsallıkta ikinci olan ve avlusunda imparator mezarları olan Peribloptes Manastırı tahsis edilmiştir.
1461 ile 1478 yılları arasında Ermeni patrikliği yapmıştır.
Fatih Sultan Mehmet İstanbul’un fethinin hemen akabinde büyük ölçüde fonksiyonu yitirmiş olan Ortodoks Kilisesini ihya etmekle işe başlamıştır. Kendi rızası ile istifa eden Ortodoks patrikliğine seçim yapıp kurumu ihya etmelerini isteyen Sultan Mehmet Ortodoks Rumların isteği üzerine de Gennadios’u, İstanbul Ortodoks Kilisesi’nin reisliğine tayin etmiştir.
Fatih, Türk hakimiyeti altında ilk İstanbul (Fener) patriği olan Gennadios’a, Türk ve İslam Hukuku çerçevesinde, Ortodoks cemaatinin hukuki statüsünü yazılı olarak tespit eden, altında kendi imzasını taşıyan bir ferman verdi. Bu fermanda şöyle deniliyordu. “Kimse Patrik’e tahakküm itmesün, kim olursa olsun hiçbir kimse kendisine ilişmesin, kendisi ve ma’iyyetinde bulunan papazlar her türlü umûmi hizmetlerden müebbeden muaf olsun. Kiliseleri, camie tahvil edilmeyecektir, izdivaç ve defin işleri, şâir adet işleri Rum kilisesi ve âdetlerine göre eskisi gibi yapılacaktır.
Cumhuriyet Dönemine kadar gelen süreçte son olarak 1915 olayları sonrası Ermeni ve Rumlar tehcire tabi tutuldu. Bunların Yanında Hristiyan Türk Ortodokslar da tehcire tabi oldular, Mustafa Kemal Atatürk Papa Eftim ve ailesi hariç diyerek Türk Ortodoks Patrikliğini tehcirden muaf tuttu.
Fener Rum Patrikhanesi Ekümeniklik iddiası ile Sarıyer Kaymakamlığına bağlı bir kurumun dışına çıkıp devlet başkanı gibi imza yetkisi açılması ve Dış politika hususunda toplantılara katılması ile bugünlerde tekrar gündemde, Bursa’da ki Kiliselerin tadilat ve restorasyon çalışmaları kapsamında Bursa’da açılan kiliseler sürecinde faliyetlerini sürdürmektedir.
Ancak Patrikhanenin siyasi işlere karışması ne kadar etiktir.
Tarihte örnekleri olan ve halen kapalı bulunan Fener Rum Patrikhanesi Kin kapısında kimi asacaklardır?
Kin kapısının hikayesini kısa öz yazayım;
1821 Yılında çıkan Mora isyanlarında suçlu bulunan ve 10 Nisan 1821’de, Patrik 5. Grigorios tutuklandı ve bugün Patrikhane’deki “Kin Kapısı” olarak anılan yerde asıldı, Sultan 2. Mahmut ile Sadrazam (Benderli) Ali Paşa tarafından bu isyan bastırılmış oldu. Ancak o kapıda Bir Türk devlet büyüğü asılıncaya kadar bu kapı kitli kalacak diye yemin edildi. İşte bu kapı halen kapalı tutulmaktadır. Bu Patrikhane mensubu ve başı olan Dimitri Rus Ortodoks Kilisesinden ayrılan Ukraynalı Ortodoksların hamiliğine soyunur iken Türk Ortodokslarının ihtiyaçlarını nasıl karşılamayı düşünüyor Dünya’da tanınmayan Türk Ortodoks Kilisesi devletimiz tarafından neden desteklenmiyor?
Hatta hatta Uydurma Ergenekon, Balyoz kumpas davalarında Sevgi Erenol hanım sanki herşeyi kendi planlamış gibi yargılandı. İçlerinden en son beraat ettirilen de Sevgi hanımdı.
İçişleri bakanlığı mevzu bahis imza olayını inkar ediyor haberlerini okuduk. Litvanya ve Ukrayna’dan izahat istendi deniyor ancak ne izahat verildi. İmza yetkisini kim verdi halen açıklanmış değil….
Türk Ortodoks Kilisesi müntesipleri dünyanın pek çok yerinde yaşamaktadır. Tarihsel süreçte Hristiyan Türklerin izleri yok edilirken, Anadolu’da özellikle Orhangazi ilçesinde bir dönem yaşamış Hristiyan Türkleri tarihçiler pek görmezler, oysa Roma Bizans Lejyonlarında paralı askerlik yapmış Türkler var.
Peçenekler, Uzlar,Kuman kıpçaklar bunlar buhar olup uçmadı ya, velhasılı kelâm Avrupa, Vatikan ve Fener Rum Patrikhanesi elele verip İstanbul’da diriltmeye çalıştıkları Evangelist öğretiler yapılırken Türk Ortodoks Kilisesi ve Türklüğün izini silme çalışmaları Anadolu’da ve Asya’da ki izlerini bulur ise Hristiyanlık tarihi yeniden yazılacaktır. Türklük sadece Müslümanlıktan ibaret olmadığı gibi, Hazar Türkleri Musevi, Anadolu ve Avrupa’da Hristiyan Türklerde mevcuttur. Farklılıklar zenginliğimizdir ilkesi ile hareket eder isek, Hem dinler tarihi hemde Ulus devlet kimliği güçlenir. Fener Rum Patrikhanesi Ekümenikliğini ilan etmesi ile birlikte bir çok kaynakta izlediğimiz Vatikan benzeri bir devlet statüsü istemesi pek uzak değildir. Bir çok kehanet ve mitler oluşturan patrilhane söylenceleri hali hazırda mevcuttur. Asli unsuru ile Sarıyer Kaymakamlığına tabi bir kurum olan Fener Rum Patrikhanesi haddini bilmelidir. Yeşil patrik Dimitri boyundan büyük işlerin içindedir. Gökçe ada doğumlu Dimitri Bir Yunan fedaisi gibi çalışmaktadır. İlerleyen yaşına rağmen Türk Ortodoks Kilisesi ile uzaktan yakından ilişki kurma çalışması olmadığını görmekteyim. Din adamı mı?
Siyasetçi mi anlamış değilim.
Bu sebeble Türk Devlet aklı uyanık olmak zorundadır. Yeniden hortlatılmak istenen olaylara Türk devleti ve milleti izin vermemelidir. Yeri gelmiş iken Papa Eftim’in ruhu şâd olsun. Tanrı inancı ile muamele etsin.
Milli Mücadelede verdiği desteği Müslüman bir Türk olarak unutamayız…
Mahlasa gerek yoktur, Ricaül Gayb’ın erenleri işini bilir. Mirasına ve Misyonuna sahip çıkamayan Devlet’te Millet’de ağır terbiyeden geçer.
Haftanız ve gününüz güzel Hızır Nebi ve Ricaül Gayb erenleri yoldaşınız olsun…