Bu hafta sonu Türkiyenin kaderini belirleyecek bir seçime gidiyoruz. Takım tutar gibi siyasi parti tutmak insanların vijdanında yara açmaktadır. Bu ülke bu vatandaş için bir çivi çakandan Allah razı olsun. Hepimizin malumu ekonomi 10 senedir bozuk ve her geçen gün bozulmaya yüz tutmaktadır. Asımın nesli diyerek, gelinen ahlâkî çöküntü yönetimin her kadrosunda kendini göstermektedir. Yurtdışı seçmen diye garabet bir şey var. Bu ülkeye vergi vermez, yatırım yapmaz. Gelir ülkenin kaderine söz sahibi olur. Dövizin artmasına bile sevinen bu zümreye tanınan kendi yaşadıkları haklar bize burada tanınmıyor. Hollanda’da yaşayan arkadaşlarım var. Almanya’da yaşayan akrabalarım var. Orada ki haklarını anlatıyorlar bizde hiç biri yok. Biz ülkenin düzelmesi için çaba sarf ederken onlar ise dövizi kim yükseltirse onu iktidara taşıma gayretindeler… Şahsen siyasi muhabbetlerden pek hazzeden biri değilimdir. Çünkü kitabın ortasından konuştuğumuz için zoruna gidenler oluyor,darılanlar oluyor, hiç bir siyasi oluşumdan menfaatlenmedim. Siyasete de menfaat gözünle hiç bakmadım. Her dönem siyaset üzeri duruş sergileyip memleket menfaatleri için,vatandaşa en iyi hizmeti kim verecekse onun gelmesini öğütledim.
İşçi olarak çalıştığım yere müdürde olmadım. Hiç bir patrona yalakalık yapıp işçi arkadaşımı karalamadım. Tam tersi her daim dayanışma içerisinde oldum. Ancak bazı zevatlar işci bayramında sanki işci imiş gibi bayram kutlamasınıda esefle gördüm. Burası Türkiye şimdi meydanda böyle kuzu ile ağlayıp çakalla hesap yapanların devri ondan şaşırmıyorum.
Konumuza dönecek olursak bizim asıl meselemiz sansürdür. Türk siyasi tarihinde sansürün önemli yeri vardır. Haber almak herkesin en Doğal hakkıdır. Abdülhamit Han’ın döneminde başlayan sansür uygulamaları,Yakın tarihimizde Adnan Menderes ile devam etmiştir. En son mevcut hükümet döneminde istisnasız uygulanmaktadır.
Hatta Cumhurbaşkanlığı iletişim merkezi diye bir merkez var. Başında ki müdür ne buyurur sa o doğru addediliyor…
3 Mayıs Dünya Basın özgürlüğü gününde basında sansür’e tek ses Sayın Özgür Özel bey karşı çıktı. Basında sansürü dile getirdi.
Kendisini tebrik ediyorum…
Basın mensupları Eski Türkiye’de imtiyazlı bir yere sahipti. Yeni Türkiye’de ise maalesef biraz ters yazılar yazarsanız kendinizi Silivri’de bulabilirsiniz.
Şahsen tarih yazıları benim alanım ancak bugün böyle bir yazı yazmak istedim.
BASINDA SANSÜRDE BURSA
Basında sansür uygulamalarını bazı şahıslar gündeme getirdi daha evvel ancak Türk Düşmanı Alman Adanuer Vakfından ödülde aldılar. Hangi Türk yada Müslüman Bu ödülü kabul eder soruyorum size!
Hem tarihçiyim diyeceksiniz hemde tarihi olayları ve kurumları bile bile bu ödülü evinize vitrininize koyacaksınız. Üzülerek söylemek gerekirse Bursa Büyükşehir belediyesi bu kişileri bünyesinde barındırmak ile büyük hata etmektedir. Tarihe ihanet edenleri tarih kara leke olarak yazacaktır. Vakit geç olmadan gelin akademik çalışmalar ile bu hataları düzeltelim. Tarihi gerçek tarihçiler uzmanlar ile aydınlatalım…
Son söz olarak 15 Mayıs’ta mutlu bir Türkiye için hep birlikte kırmadan kırılmadan kardeşçe yaşamak için demokratik hakkımızı kullanalım. 14 Mayıs’ta Sandığa gidelim irademize sahip çıkalım…
Değerli okurlarım takipcilerim. Haftaya bambaşka bir dosya ile beraber olana dek Esen kalın.