Antik dönemde, İznik civarındaki bölgeye verilen addır. Strabon bu adı daha çok, gölün güney ve güneydoğusu için kullanmıştır. Strabon, İznik Gölünün kıyısında Askania adlı bir kasaba olduğunu yazar ki, bu kasaba İznikin olduğu yerde bulunmalıdır.
Bilge Umar, kelimenin anlamının Luwi/Pelasgos diline göre adaya benzeyen yarım ada anlamına geldiğini söyler. Truva Savaşında, Askanialı savaşçıların katıldıklarını Homeros, İlyadasında yazmaktadır. Ancak kaynaklara göre iki Askania vardı. Biri ise Burdur civarı idi.
ASKANİOS: İznik Gölü ile Gemlik Körfezini bağlayan Karsak Deresine, antik dönemde Askanios denmektedir. Bugün Karsak deresi olarak anılmaktadır. Bu çay ile ilgili bilgiler Strabon’da da yer almaktadır. Haçlı Savaşları sırasında Haçlılar, Gemlik Körfezi’ndeki gemileri, bir gecede İznik Gölü’ne bu dereden taşımışlardı. Dere yaklaşık 10km’dir. Dereye Cius adı da denilmekteydi. Yaşlı Plinius bu derede iki yönlü cereyan olduğunu söylerse de, bu olası değildir. Strabon ise dere civarındaki kuru yerlerin kazıldığında balık çıkarıldığını yazar. Bu bize, o tarihte yer altından da su akıntısı olduğunu göstermektedir. Sanırım Plinius’un sözünü ettiği iki yönlü cereyan da budur. Nitekim gerçekten bu bölgede, toprak altında çok zengin bir su damarı olduğu anlaşılmış ve bu su damarı üzerine, suya çok ihtiyacı olan Cargill fabrikası kurulmuştur. İznik Gölü’nden taşan suların aktığı bu dere nedeniyle gölün batısı tümüyle bataklık idi. 1940’lı yıllardan sonra dere yatağı düzeltilmiş ve göl ile dere arasında bir kapak konulmuştur. Gölün batısına da bir set yapılmış, bataklık kurutulmuştur. Gölün su seviyesine göre kapaklar açılıp kapanarak, göl suyu kontrol edilmiştir. Dereye akan en önemli kol ise, Karsak’ tan gelen ve eski adı Hylas olan Karsak deresi akmaktadır. Argonotlar, Gemlik’teki bir molalarında, Herkül’ ün dostu Hylas, bu dereden su aldığı sırada, su perilerince kaçırıldığı söylenir. Günümüzde, Orhangazi’deki fabrikaların atıkları nedeniyle simsiyah akmaktadır.
ATROA: İznik Gölü yakınlarında kurulu bulunan antik yerleşim alanının adıdır. Yenişehir ilçesinin bulunduğu yönde lokaliz edildiği gibi, İznik Gölü’nün hemen kıyısında, bugünkü Sölöz köyü yakınlarında da lokaliz edilmiştir. Bizanslı Tarihçi Theophanos’un kitabında Atroa diye geçen bu antik yerin bulunduğu çevrede, fonetik olarak ona uygun olan Oiroia antik kentinden de söz edilir ki, bu iki yerleşimin ayrı olduğunu sanılmaktadır. Nitekim Strabon da bu bölgede Otroia kentinden söz eder. Bu iki kentin de adlarının anlamı, Luwi dilinde Adra Tapınağı’dır. Aslında Otroia kenti olasılıkla, Müşküle ile Örencik arasındaki kale ve ören yeridir. Burada bulunan kale ve kalıntılar, tarihçilerin verdiği bilgilere uymaktadır. Kaynaklardaki yere çok uygundur. Atroa kenti de, özellikle Menthon’un verdiği bilgiler ışında Bursa’nın hemen batısında yer alan Tahtalı köyündeki kale kalıntılarının bulunduğu alandaydı.
BASİLEİA: İznik yakınlarındaki bir antik kenttir. Anna Komenna’nın kitabında sözü edilen bu kasaba, İznik’in 22 km kadar kuzeyinde gösterilmiştir. Bu kaynağa göre Karamürsel yolu üzerinde olduğu anlaşılan kasabanın olasılıkla Elbeyli’ de bulunması gerekmektedir. Hem buradaki kalıntıların varlığı, hembilgilerin coğrafi konumu, bu yerleşimin Elbeyli’ de olduğunu göstermektedir. Anlamı “Kralın Yurdu”dur. Kasabanın, Orhangazi’de kurulu bulunan Bassilonopolis antik kenti ile aynı olma olasılığı da var dır. Bu iki yerleşim, birlikte incelenebilir
BOREKÇİ: 1530 tarihli belgelere göre köyde 4 hane yaşamaktaydı. Aynı defterde Karacabey’e bağlı 8 haneli bir başka Börekçiköyü vardır.
CEBNİ/ÇEPNİ: 1530 tarihli tahrirat defterine göre İznik’e bağlı olan Çebni köyü, Orhan Bey’in vakıf köyüdür. Geliri İznik’teki Orhan İmaretine harcamaktaydı. Bu tarihte 34’ü Müslüman, 7’si Hıristiyan olmak üzere 41 haneli iri bir köy idi. Bugün yoktur. Olasılıkla bugünkü köylerden birinin başak adıdır.
DAGERİ: 1530 tarihli tahrirat defterine göre sadece bir haneli bir köydür.
DELİKLİKAYA: 1530 tarihli tahrirat defterine göre Ak-Köprü arasında, suyu iki yakasında kurulduğu yazılıdır. Bugün halen aynı adla anılan mevkide kalıntıları bulunmaktadır. Köye bu ad, İznik Ovası’na bakan bin kayalığın dibinde kurulmasından verilmiştir. Kayalar içinde de büyük bir delik bulunmaktadır. Olasılıkla köy, eski bir taş ocağı idi. Köyde bulunan antik dönem kalıntılar ve lahitler, İznik’in en değerli taş eserlerdir. Bu mevkide bulunan kalıntılardan, köyün Roma ve Bizans döneminden bu yana yerleşime uğradığını göstermektedir. Deliklitaş mevkisinden halen çok sayıda tarihi eserler çıkarılması nedeniyle, konuma altına alınması gerekmektedir. Vakıf köyüdür.
KAYACIK: XVI. yüzyıl belgelerine göre müsellem piyade köyüdür. Tacir köyü ile Hacıosman köyü arasındadır. Eskiören mevkii yanında idi. Halen Kayacık köy yeri olarak anılmaktadır.
HASBEYLİ: Elbeyli köyü civarında olan köy, günümüzde yok olmuştur. 1530 tarihli tahrirat defterine göre 21 haneli ince bir köydür. Bugün Elbeyli köyü Hal’i olarak kullanılan yerde idi. Halen Hasbeyli’den bozma olarak Esbegli olarak anılmaktadır. İznik’teki Hundihatun Medresesi vakfına aittir. Köyün bulunduğu alan, antik nakrepol alanı olup, ünlü hipoje de buradadır.