Nöbetçi Eczaneler
Saadet Partisi Orhangazi ilçe başkanı Yakup Yıldırım cezaevlerinde kadınların çıplak arandığı yönünde gelen iddalar üzerine bir açıklama yaptı.
Partinin Orhangazi ilçe başkanı Yakup Yıldırım yaptığı açıklamada ; Ülkemizin her köşesinden, türlü sebeplerle gözaltına alınan kadınlara yönelik çıplak arama yaptırıldığı ve taciz vakaları yaşandığı haberleri geliyor. Oysa Rabbimiz, insanlığın huzur ve saadetini temin etmek için gönderdiği peygamberlerin ve kitapların tamamını adaleti hakim kılmak ve ahlâkı güzelleştirmek için göndermiştir. Ne diyordu Allah Resulü;
Ben sizin namazınızı, orucunuzu ve zekatınızı kontrol için gönderilmiş bir memur değilim; Ben Allahın adaletini yeryüzünde hakim kılmak ve güzel ahlâkı tamamlamak için gönderilmiş bir elçiyim.
Kadim şehir İstanbul’un fethinde Sultan Fatih’in, korkuyla haklarında verilecek olan kararı bekleyen Bizans halkına hitaben;
‘müsterih olunuz. Ben sultan Mehmet; hepinize söylüyorum ki, bu andan itibaren ne hürriyetleriniz, ne de hayatlarınız hakkında gazap-ı şahanemden korkmayınız. Kimsenin malı yağma edilmeyecektir. Kimseye zulüm yapılmayacaktır. Hiç kimse dini inanışlarından dolayı cezalandırılmayacaktır’ demiş ve gerçek fetih gönüllerde böylelikle gerçekleşmişti.
Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç’in;
“Biz de zalimlerden olursak, zulme karşı savaşmamızın bir anlamı kalmaz.” Sözü,
“Düşmanlarımıza gelince, onlara sadece adalet borçluyuz… Sadece adalet” sözü ve;
“Hiç kimse intikam peşinde koşmamalı, sadece adaleti aramalıdır. Çünkü intikam sonu olmayan kötülüklerin de kapısını açar. Geçmişi unutmayın ama onunla da yaşamayın.” Sözleri de Hz. Peygamberin Veda Hutbesinde; “Ashabım! Cahiliyet devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdülmuttalib’in torunu İyas bin Rebîa’nın kan davasıdır” Sözleriyle birebir örtüşmekte ve islam ahkamının ve ahlakının Müslüman zihinlerinde nasıl yeşerdiğine bir delil niteliği taşımaktadır.
İşgalci İsrail ordusunun Filistin halkına karşı uyguladığı sistematik zulme karşı, Amerika’daki konforlu hayatını terkederek mazlumların yanında olan Rachel Corrie’nin o tarihe kazınan sözleri de zulmün insanlık onuruna ne kadar aykırı bir davranış biçimi olduğunu ortaya koymaktadır. “Zulüm bizdense ben bizden değilim.” Sözleri islam coğrafyasından yükselemeyen ahların ete kemiğe bürünmüş şeklidir adeta.
Biz İslam ümmeti olarak tarihimizin hiçbir döneminde zulme rıza göstermedik ve her zaman zulmün karşısında ve mazlumun yanında yer aldık. Bugün de Hz. Peygamberin; “zulme sessiz kalan dilsiz şeytandır.” Hadis-i Şerifinin muhatabı olmamak adına, ülkemiz sınırları içerisinde yaşanan zulme “dur” diyor ve zulme rıza göstermediğimizi en yüksek perdeden haykırıyoruz.
Hud Suresi 113. Ayet-i Kerimede Rabbimiz; “Zulmedenlere (asla) eğilim göstermeyin (onları hiçbir şekilde desteklemeyin), yoksa size de ateş dokunur (Allah’ın azabına ve gazabına uğrayıverirsiniz) . Sizin Allah’tan başka velileriniz yoktur, sonra size yardım da edilmez. “
Buyuruyor. Biz de bugün, dün ve yarın; zamanın ve zeminin hiçbir boyutunda zulme ve zalime meyletmeyeceğimizi, onu asla desteklemeyeceğimizi buradan tekrar haykırıyoruz. İslam coğrafyasında yaşanan zulümlere üzülüyor ve bu zulümler karşısındaki çaresizliğimizin ıstırabında boğuluyorken, kendi ülkemizde yaşanan zulümlere de sessiz kalmamız beklenemez. Tarih geçmişte yaşanan zulümlerin bir rövanş sahası değildir. Millet olmanın yolu intikam duygusundan değil ancak ve ancak adaletten geçer. Nefret, kin ve nifak tohumları ekerek değil, sevgi, kardeşlik ve adalet duygusunu diri tutarak bu karanlıktan çıkacağız.
Adalet’e evet; Zulme HAYIR! Prensibiyle Adalet bakanlığının ve İçişleri Bakanlığının kamuoyuna yansımış bu insan onurunu ayaklar altına alan olaylara karşı onurlu bir duruş sergilemesini ve bu zulümde dahili olan herkesin kamuoyu önünde hesap vermesini talep ediyoruz.
Yazımı Maide Suresi 8. Ayet-i Kerimenin mealiyle tamamlıyorum:
Ey mü’minler! Allah için Hakkı (ve haklıyı) savunan (hâkimler ve yetkililer olun) ve mutlaka adalet ve hakkaniyetle şahitlikte bulunan (daima Hakkı üstün tutan ve Adil nizamı kurup korumaya çalışan) kimseler olun. (Tanık olduğunuz bir olayı olduğu gibi anlatın, yorum yapmayın, taraf tutmayın, hâkimi yanıltmayın) Herhangi bir kavme (partiye, meşrebe, tarikata veya kişiye) olan kininiz (kırgınlık ve kızgınlığınız) sakın sizi adaletsizliğe sürüklemesin!.. (Karar verirken his ve heyecanlarınızla değil, aklınız ve vicdanınızla davranın, İslam’ı esas alın ve mutlaka) Adil olun ki takvaya yakışan budur… Her halde Allah’tan korkun. Çünkü O bütün yaptıklarınızdan Haberdardır.dedi.