Fotoğraf sanatçısı Ara Güler’e, Türkiye Ermeni Katolik Patrikhanesi tarafından “Mıgırdiç Beşiktaşlıyan Özel Nişanı” verildi.
Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı da sanatıyla ebedileşen birçok insan olduğunu, Ara Güler’in ise Türkiye tarihinin kaybolmaya mahkum bir bölümünü hafızalara kazıdığını dile getirdi.
“KARŞIMIZDA, İLK DEFA VATANIMIZI BELGELEYEN BU MEMLEKETİN BİR EVLADI”
Fotoğrafın, önemli bir tarihi belge niteliği taşıdığına işaret eden Ortaylı, bugünlerin, Ara Güler sayesinde, gelecek nesiller tarafından daha çok anlam verilerek araştırılacağını kaydetti.
Ortaylı, 1947 doğumlu olduğunu hatırlatarak, “O dönemin Türkiye’si çok renkli değildi. Hadiseler vardı. O dönemde Türkler vatanlarını tanımazdı. Beyoğlu’da yaşayan insanlar Suriçi’ndeki İstanbul’u görmeden ölebilirlerdi. Memleket üzerine en çok konuşan ediplerimiz ve sanatçılarımız bile askerlik muameleleri için Fatih’e giderse, onlar için buruk bir tecrübe olurdu. Kadıköylüler için Süleymaniye, karşı taraftaki bir silüetti.” ifadelerini kullandı.
Gençlik yıllarındaki Türkiye’nin çok kayıt altına alınmadığını vurgulayan Ortaylı, söyle konuştu:
“Benim 1954’ten beri tanıdığım, kokusunu aldığım, sevdiğim İstanbul’u ben belgelemekten acizdim. Fotoğraf çekmezdim. Çekilen fotoğraflara bakacak halim de yoktur. Türkiye’ye fotoğraf, çıktığı anda gelmiştir ama bu fotoğrafların hepsi ne hikmetse aynı şeyi gösterirdi. Ayıp kavacık escort olmasın diye çekilen birkaç tane Sultanahmet ve Ayasofya fotoğrafları haricinde asıl İstanbul’un sokakları fotoğraflanmadı. Karşımızda, ilk defa vatanımızı belgeleyen, onu hafızalarımıza nakşeden bu memleketin bir evladı var. Ara Güler olmasa o devri hiç bilmeyecektik ve bizim için o devir Amerikan hurda arabalarından ibaret, unutmayı tercih ettiğimiz bir İstanbul olacaktı.”
“ÇEKTİĞİ HER FOTOĞRAF İNSANLIK TARİHİ İÇİN ÇOK ÖNEMLİ”
Fotoğraf sanatçısı ve belgeselci Coşkun Aral ise Güler’le tanışmak için defalarca girişimde bulunduğunu, tanışmanın ise 1977’nin “1 Mayıs”ına kısmet olduğunu anlattı.
Aral, birçok sergide bir araya geldiklerine dikkati çekerek, “Onunla beraber yaşama dair izleri bulmanın getirdiği keyif bambaşka. Ara’nın fotoğrafçı tarafını biliyoruz. Onun bir de insan tarafı var. O dünyanın hem gözü hem tarihi hem tarihçisi. İnsan olma özelliğini geçmişten geleceğe saklayan bir değer. Onun öğrencisi ve dostu olmak benim için onu ve şereftir. Attığı her imza, yazdığı her yazı, çektiği her fotoğraf insanlık tarihi için çok önemli, iz bırakacak değerlerdir.” dedi.
Güler’e “Mıgırdiç Beşiktaşlıyan Özel Nişanı” verilme gerekçesinde de şu ifadelere yer verildi:
“Ara Güler, dünya çapında bir fotoğraf üstadı olarak tanınmıştır. Onun sanatı 20. yüzyılın ikinci yarısında, özellikle İstanbul ve Türkiye insanının günlük yaşamının canlı bir tanığı olarak bizleri büyülemektedir. Bu nedenle Ara Güler’i, ilk defa olarak Mıgırdiç Beşiktaşlıyan adına tarafımızdan verilecek olan özel nişan ile taltif etmeyi uygun bulduk.”
Coşkun Aral imzalı Ara Güler belgeselinin bir kısmının da gösterildiği törende, “Mıgırdiç Beşiktaşlıyan Özel Nişanı” sanatçıya, Başpiskopos Levon Zekiyan tarafından verildi.