Fikirlerimin babası övgüsüne mazhar olmak bir iltifat değil, durumun tespiti. Sultan Abdülhamid’in yaşadığı yıllar ve içinde bulunduğu ortam ister istemez, Evhamlı otoriter bir kişiliğe iter. Baskı ve otorite dönemin aydınlarını fikir insanlarını canından bezdirir. Ziya Gökalp bu aydın insanlardan biridir.
Çocukluğum kitapları ile geçti. Türk Töresi, Altın Işık, Türkleşmek, İslâmlaşmak, Muasırlaşmak , Kızıl Elma gibi kitapları ile büyüdüğüm için aslında ahde Vefa yazısı bu benim için…
Siyasi ve toplumsal olaylar karşısında takındığı tavır ile Yusuf Akçura gibi sosyolojik bakışlar sergilemesi beni etkileyen unsurdur. Köy şiiri benim için başucu, yol gösterici bir rehber niteliği taşımaktadır. Türk köylüsünü çalışmaya teşviki, Hak hukuk adalet vurgusu bende Türkçülük ateşinin yanmasına vesile olmuştur.
Türkleşmek, İslâmlaşmak, Muasırlaşmak kitabının temelinde Anadolu insanına karşı uygulanan çalışmalar yatmakta idi. Devletin çöküşünü gören Ziya bey’in tespitleri o gün içinde doğru idi. Bugün içinde geçerliliğini korumaktadır. Ancak bugün İslâm imiş gibi görünenlerin münafık tıynetli kişiler olduğu devlet raporları ile ortaya çıkmıştır. Memleketin içinde bulunduğu hâl ve ahval Tarihtekinden pekte farklı sayılmaz maalesef..
Böyle bir şahsiyete köken üzerinden saldıran Ali Kemal’in kim olduğunu merak edenler torunu İngiliz Başbakanlarından Boris Johnson’a bakabilir. Kaldı ki Ali Kemal’in iddialarına Malta sürgününde yazdığı ve Kastamonu’nun Açıksöz gazetesinde yayımlattığı bir şiir ile yanıt vermiştir.
Lozan’da delegasyon içinde ki ajanlarını halen saklayan ingilizlerin memleketimizden devşirdikleri daha nice hainler var. Ülkemizin beyin göçünün yaşandığı en büyük ülkelerin başında İngiltere geliyor, özellikle sosyal medyada gözüme çarpan bir hakikat budur.
Ziya Gökalp’in yaşadığı yıllarda ülkenin ve toplumun yaralarını görmesi, sosyolojik çözümler için uğraşması yazılarında bariz ortaya çıkan hakikatlerden olur iken, Milli eğitim bakanlığının milli olduğu yıllarda müfredatta Ziya beyin kitapları yer almakta idi.
Şimdi ise Andımıza, Milli sembollere,Anayasanın ilk dört maddesine bile dil uzatan bedbahlar türemiş durumdalar.
Rusya Kominizm, Abd Kapitalizm, gibi milli fikirler etrafında birleşir iken, Türkleşmek, İslâmlaşmak, Muasırlaşmak, fikirleri etrafında toplanan ve geliştirilmek istenen fikirler maalesef şuan mevcut durumda Yobazlığa dönüşmüş durumdadır. İslâm olmayan bir Türk’ü Türklükten aforoz eden yobaz bir Türk anlayışı türetildi. Bu tezde kuşkusuz Sentezciliğin büyük etkisi var. Hacı Bektaş-ı Veli esas ve düsturları bize yol göstereceğine ne idüğü belirsiz kişilerin Türk milliyetçiliğini getirdikleri nokta içler acısıdır. Yusuf Akçura’dan aldığı bayrağı dahada yükseğe hatta zirveye taşıyan Ziya beydir.
Rahmetli Arif Ekim beyi çok severdim. Arif Bey mert dobra bir insandı. Dünya görüşü itibarı ile saygı duyduğum bir insandı. Arif ağabey şöyle derdi; “Bizim Solcular ne Yusuf Akçura’yı nede Ziya Gökalp’i anladılar, anlasalardı Türkiye bu halde olmazdı. ” Şahsen çokta haklı bizzat gördüğüm sivil toplum dernekleri dahi üyelerine yabancı fikirler hakkında konferanslar verir iken Milli değerlerini tanıtan Stk kalmadı maalesef…
Yusuf Akçura ve Ziya Gökalp’i andığını söyleyen STK’ların ise Tarikatların kucağında olduklarını gözlemlemekteyiz. Bundan müteşekkil olarak ulusal değerlerin Laik değerlere bağlı Atatürk’ün Türkçülüğünü özümsemiş, Yusuf Akçura ve Ziya Gökalp gibi toplumcu Aydınlar yetiştirmek ve topluma yön vermek gerekmektedir. Yobazlığın yön vermesine dur denmelidir.
Türk’üm demek ayıp sayılacak hale getirilmek isteniyor, Türk Yurdunda Türklüğü savunmak kadar utanç verici bir şey göremiyorum.
Sözde Türk aydınları neredesiniz?
Orhangazi İlçemizde Ziya Gökalp’in adının bir sokağa, caddeye, bir parka verilmesi hiç düşünülmüyor, Milliyetçi olduğunu iddia edenler ise bunu seyrediyor, Halit Paşa adının verilmediği gibi Milli şahsiyetlerinde kıymeti bilinmiyor, çünkü Türklük gibi bir dertleri yok maalesef…
Türk Yurdunda ki bu kuşatma kültürel anlamda vardır. Yugoslavya dağılır iken uygulanan psikolojik harpın en ağırı ülkemize uygulanır iken Ziya Gökalp’in inandığı değerler bir kez daha değer kazanmaktadır. Beni en çok etkileyen şiiri ile yazıma son vermek istiyorum.
KÖY
Ey Türk, senin köyün hür bir yuvadır
Çiftlik değil, yoktur beyi ağası
Her köylünün var bir çifti tarlası,
Öz evinde o hem bey hem ağa’dır.
Hiç kimsenin yarıcısı rençberi
Olmaz, ancak olur vatan askeri.
Ümmi değil, muallimsiz kalsa da
İmamı yok, gene bilir dinini.
Dost ve düşman kimdir, bilir dünyada,
Doğru bulur… sevgisini kinini.
Ona cami, mektep, kitap yapınız.
Emin kalır hudutta her kapımız…
Lakin ey Türk, bu mesut köy bitiyor!
Mültezimin, faizcinin, tüccarın
Pençesinde diyor beni kurtarın;
Bu üç işi senden çabuk istiyor.
Kaldır a’şar usülünü aç banka
Yap her semtte bir ziraî sendika.
Ziya Gökalp
( 1876 – 1924 )
Yeni Hayat, S. 15, 2006
Vefatının 100. Yılında Büyük Fikir insanı şair siyasetçi Ziya Gökalp’in Ruhu şâd menzili mübarek olsun.
Mahlasa gerek yoktur, Ricaül Gayb’ın erenleri işini bilir. Mirasına ve Misyonuna sahip çıkamayan Devlet’te Millet’de ağır terbiyeden geçer.Haftanız ve gününüz güzel Hızır Nebi ve Ricaül Gayb erenleri yoldaşınız olsun…