Küresel ve yerel bazda çıkan haberleri düzenli takip etmeye çalışan bir kişi olarak ilerisi için bir öngörü yapmakta zorlanıyordum. Ancak son haberler iyiden iyiye ürkütmeye başladı.
Mannesmann; Borusan ile ortaklığı feshederek, Türkiye’den çekilmişti.
Honda, Mazda, Total ve BP derken Almanya’nın iki sanayi devi peş peşe Türkiye’yi terk etti.
152 yıllık Alman devi Wuppermann, Galma Metal’deki paylarını satarak, Türkiye defterini kapattı.
Son 3 yılda Türkiye’den çıkan marka sayısı 100’ü buluyor. Bunların arasında giyim kuşam gibi sektörlerde ki markaları sayacak olursak sayı epey kabarıyor. Kar oranları giderlerin çok olması, gibi sebebler başta gösterilen sebebler ancak hukuk tanımaz mal sahipleri kira, stopaj vs derken olan güzelim memleketimize oluyor. Şahsen ben Türkiye’nin ve Marmara’nın yıldızı olarak gördüğüm Borusan firmasının taşınmasına üzüldüm. O fabrikadan ekmek yiyen bir çok tanıdığım var. Bu insanlar tekrar iş arayacaklar, bir çok sıkıntıya girecekler, çocukları var bir çoğunun okul okuyor, yazık günah olan millete oluyor….
Özellikle Orhangazi ilçemizde yaşanan hadiselere dikkat edecek olursak insanlar kolay para kazanmanın peşine düşmüş durumdadır. Üretim yok denecek kadar azdır.
Ovada olsun diğer tarım arazilerinde olsun. Mazotun pahalılığı ilaç gübre vs aldı başını gidiyor, kimse yerli üretim için kalıcı çözüm aramıyor oysa geçenlerde Kızıldeniz üzerinde yaşanan hadiseleri anlatmıştım. Kızıldeniz üzerinde yaşanan krize kalıcı çözümler bulunmaz ise maalesef seçim sonrası acı fatura bize patlayacak. Kargo firmaları tek tek kızıl denizden çekilirken Hussilerin saldırıları yüzünden dünya deniz trafiği durma noktasına geldi. Halen toz pembe görünen tablonun acı faturası tüketici toplum olan Türk toplumuna çıkacaktır. Çin-Hindistan hattında sıkışan dünya ticareti çıkış noktası rotayı uzatmak zorundadır. Bu artı maliyet demek olduğunu herkes bilir.
“Akdeniz’i Kızıldeniz’e bağlayarak Avrupa ile Asya arasındaki en kısa rotayı sunan Süveyş Kanalı üzerinden küresel ticaretin yaklaşık yüzde 12’si yapılıyor.
ABD, küresel deniz ticareti güvenliğinin tehlikeye girdiği gerekçesiyle 18 Aralık’ta bir grup ülkenin katılımıyla Husi güçlere karşı “Refah Muhafızı Operasyonu” adında çok uluslu “deniz görev gücü” oluşturulduğunu duyurdu.
Husiler, 10 Ocak’ta da İsrail’e destek olduğu gerekçesiyle Kızıldeniz’de ABD’ye ait bir geminin füze ve kamikaze dronlarla hedef alındığını duyurdu.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), 11 Ocak’ta ABD ve Japonya tarafından sunulan ve Husilerin Kızıldeniz’deki saldırılarının acilen sonlandırılmasını talep eden karar tasarısını kabul etti.”(1)
Ortam bu iken Dünya siyasetinde Türkiye’nin yeri ve konumu Ülkemizin jeopolitik geleceğini iyi hesap etmesi gerektiğini bizlere göstermektedir. Halk olarakta tedbirli olmamız gerçeğini bizlere öğütlemekte, sınırlarımızda artan terör faaliyetleri azcık milli meselelere kafa yoran herkesi düşündürmektedir.
TÜRKİYE VE ORHANGAZİ EKONOMİSİ
Türkiye’de pek gündeme getirilmek istenmesede maalesef ekonomik krizlerde iyiden iyiye kendini hissettirdi. Her geçen gün giderek artan hayat pahalılığı, vatandaşa ister istemez yansıyor, bu durum hükümetleri ve yerel yönetimleri sıkıştırmaya devam etmekte, Üretime dayalı toplum olmaktan çıkalı uzun zaman oldu. Tüketime dayalı sistemde artık yürüyemez duruma geldi. Yıkarıda bahsettiğim olaylar Türkiye’nin nereye gittiğinin göstergesi olmuştur. Orhangazi’nin nereye gittiğini soranlarınız illâ olacaktır.
Orhangazi için Küçük Türkiye derler hiç te haksız değiller, Her yaşanan hadisenin içinde mutlaka ilçemizden birileri çıkar.
Gerek jeopolitik konumu gerekse yetiştirdiği okumuş insanları ile her devirde siyasetin içinde yer edinen Orhangazi’nin geçmişi ve geleceği gözler önündedir. Orhangazi’de dönen sıcak para geçen günlerde yaşanan kuyumcu olayında gözler önüne serildi.
Anlıyacağınız gerek vatandaş gerekse yatırımcıda sermaye var ancak insanlarda güven sorunu var. Gelecek kaygısı var. Orhangazi halen yatırımcı çekebiliyor, kurulmak istenen fabrikalar gündemimizde yerini koruyor, ancak seçilecek olan yeni Belediye Başkanı kim olursa olsun Yatırımcı çekmek gibi bir gayesi olmak zorundadır. İlçemizin yarınlarını güvence altına almak için tanıtım, proje, ekip, ar-ge gibi çalışmalar yapmak zorundadır. İlçemiz her geçen gün gelişmekte ve göç almaya devam ediyor. Yazın sonunda Karadeniz’e seyahat etme fırsatım oldu. Karadeniz’in aldığı yatırımın çeyreği Marmara’da yok maalesef…
Perşembe günü ise hafta sonunu Konya’da bir takım ziyaretler yapmak için yola çıktım. Daha evvel bir kaç kez geldiğim Konya’yı tanıyamaz oldum. Konya Eski Konya değil, Konya bile acayip yatırımlar almış…
Bursa ve Orhangazi ile kıyaslayınca üzülmemek elde değil. Halen bazı hemşehrilerimiz aman partime laf gelmesin, aman benden çıkmasın, aman başkan ile ters düşmeyelim diye bu gerçekleri gündeme getirmiyorlar, bu ise güzel hizmet ve yatırımlardan bizi mahrum bırakıyor, Buski olayında olduğu gibi tepeden gelen talimat ile yolsuzluğun üzerine gidildi. Vatandaş mağdur edildi. Bunun hesabı sorulacak mı merak konusu…
Toki 4. Etapta bir gideri açmak için 27 bin ₺ para ödendi. Vatandaşın parası böyle Buski yüzünden maalesef çarçur edildi. Yazımı Toki yönetimi yanlış anlamasın. Burada bir suçları yok. Buski insanları mağdur etti. Ancak olaya Ankara el koymuş olacak ki Ali Nur Aktaş aday tanıtım toplantısı dönüşü ilk demeci ve icraatı Buski için yaptı. Orhangazi’de pek çok siyasî oluşumun adayı belli olmasına rağmen halen adayı netleşmeyen partiler mevcut. Bu bağlamda bir yorum yapmak istemiyorum.
AVRUPA’NIN EN PAHALI İLETİŞİM GİDERLERİ
Allah göstermesin olası bir deprem esnasında yakınlarımıza ulaşmak için telefon internet gibi iletişim araçlarını kullanıyoruz. 6 şubat depreminde cep telefon operatörleri servis dışı kalması bunlara bir çözüm bulmamız gerektiğini gösterdi. Şimdi deprem söylentileri bizi ister istemez tedbir almaya itiyor, Yıkılacak bina, cami vs üzerine bu istasyonların konulmaması gereklidir. Lider Gazetesinin gündeme getirdiği haber sonrası telekom telefon direklerini yenileme çalışması yapmakta ancak halen ilçemizde telefonların çekmediği semtler bulunmakta, Toki 4. Etapta bile bazı noktalarda telefonlar kesilmektedir. Sadece Telekom değil diğer operatörlerinde acilen bu konulara eğilmesi elzemdir. Binaleyh bu meseleler insani ihtiyaçtır.
Şeyh Edebali Hazretin dediği gibi “İnsanı yaşat ki Devlet Yaşasın. ”
Kanalizasyon şehrin kirini, hamam bedenin kirini, kütüphane ise ruhun kirini temizler! -Fatih Sultan Mehmet
Atalarımızın Şehirciliğe verdikleri önem ve hassasiyeti görmek gereklidir. Ancak bu hassasiyet gerek devlet gerekse yerel yönetimlerde görmeyi çok arzuluyoruz.
Yazımın sonuna gelir iken yazımı bir şiir ile bitirmek istiyorum.
” DERMAN ARARDIM DERDİME
Dermân arardım derdime derdim bana dermân imiş,
Bürhân sorardım aslıma aslım bana bürhân imiş.
Sağ u solum gözler idim dost yüzünü görsem deyü,
Ben taşrada arar idim ol cân içinde cân imiş.
Öyle sanırdım ayriyem dost gayrıdır ben gayriyem,
Benden görüp işiteni bildim ki ol cânân imiş.
Savm u sâlât u hac ile sanma biter zâhid işin,
İnsân‐ı Kâmil olmaya lâzım olan irfân imiş
Kande gelir yolun senin ya kande varır menzilin,
Nerden gelip gittiğini anlamayan hayvân imiş.
Mürşid gerektir bildire Hakk’ı sana Hakk’al‐yakîn,
Mürşidi olmayanların bildikleri gümân imiş.
Her mürşide dil verme kim yolun sarpa uğratır,
Mürşidi Kâmil olanın gâyet yolu âsân imiş